OPR. DR. MÜNİR DERMAN’IN SIRLI SÖZLERİ ve ÇÖZÜMLEMELER
“Hacer’ül Esved semavi bir taştır diye rivayet ederler, ilmî olarak izah etmek icap ederse: Semâvâtdaki yani uzayda herhangi bir yıldızdan kopan bir parçanın arza düşmüş olmasıdır. Bu gibi hacerî semaviler yani gök taşları her devirde, her zaman ara sıra vaki’ olmaktadır. Müzelerde çok teşhir edilmektedir. Hacerü’l- Esved’in hangi yıldızdan düştüğü malumdur. Büyük veliler bunu söylemektedirler. Sırrını ve yıldızı gizlemek için aşikâr olarak cennetten gelmiştir sözü hakiki İslam’a kâfidir, incelenmemesi için bu söz yeter. Resulü Ekrem’in bu taşa kıymet vermesi bambaşka bir sırdır, Zât-ı Risâletleri hürmet ettiği için bizim de tereddüt etmeden yapmamız lâzımdır. Hangi yıldızdan düşmüş olduğunu bilsem de söylemem” (Opr. Dr. Münir Derman)
İnsan; Allah’ın büyük sırrı, şu kâinat dahi insanın sırrı… İnsan siması, Rahman olan Allah’ın sıfatlarından bir sıfattır; ancak Allah, insan değildir, aksini düşünen kâfir olur. Allah, yerin ve göğün nurudur.
Bismillahirrahmanirrahim kelimesinde üç kelime ardışık olarak sıralanır... Allah, Rahman, Rahim… İnsan; besmeledeki Rahman ve Rahim esmalarının yüce sırrıdır… Allah, âlemleri yaratan tek kudret… Rahman esması erkeklere, Rahim esması ise kadınlara bakar… Kadınlar; Rahim esmasının tecellisine bir aynadır, kendileri bu sırrın ayrımında olsun ya da olmasınlar, hakikat böyledir. Bundan dolayıdır ki Cennet, kadınların- annelerin- ayakları altındadır… Bu sır; kadınların Rahim esmasına ayna olmasıyla yakından ilgili… İnsanlar –erkekler- kadınlardaki bu yaratılış hikmetinin farkında olsalardı; kadınların önünde ayağa kalkıp kendilerine saygıyla kıyam ederlerdi... Her kadına mı? Hayır…
Allah; göğü ve yıldızları yüce bir hikmetle yaratmış… Yıldızlar, gözle görülen görülmeyen evrenlerin “manyetik kader” sırrıdır. Âlemlerde hayırdan ve şerden yana meydana gelen hadiselerde yıldızların dahli var… Bir yıldız doğar, her yerde depremler, felaketler, savaşlar patlak verir… Bir yıldız doğar, gökyüzünden bereket, sevgi, aşk ve anlayış yağar… Ve emsali…
Âlemlerin rabbi olan Allah; şayet yarattığı âlemleri bir insan boyutunda küçültseydi, o âlemlerin görünümü insan şeklinde apaçık görülürdü. Rahman’ın sıfatından bir sıfat olan insan Allah’ın yüce bir sırrıdır. Yedi kat semada yer alan kimi yıldızlar; insan bedenindeki hücrelerin yaptığı işlerin benzerini, manyetik olarak büyük insan hükmündeki kâinattın bedeninde yaparlar… Yıldızlar boşu boşuna yaratılmamıştır. Nasıl ki bir insanın yaşaması, kalbinin atmasıyla mümkündür, kalbi duran biri, bu dünyadan göçüp gider. Aynen öyle de, büyük insan hükmünde olan şu yüce kâinatın kalbi dahi -Kur’anı Kerimde adı zikredilen- mübarek Tarık yıldızıdır. Tarık yıldızının ritmik olarak bir kalp gibi vurmasıyla hayat bulur ve o yıldızın hikmetli tasarrufuyla manyetik bir düzlemde hayatiyetlerini sürdürüp alınyazılarını yaşarlar… Tarık yıldızının manyetik tasarrufuyla kâinattaki insanlar dahi kaderlerini yaşarlar. Tarık; Arapça bir kelimedir… Bu kelime “çalan, döven; kalp gibi güm güm atıp ses çıkaran” anlamlarına gelir… Tarık suresindeki bu ayette, Tarık yıldızının bir kalp gibi çalıştığına, gümbür gümbür vurarak ses çıkardığına gaybi bir işaret var… Bu, Kuranı Kerimin çok yüce bir mucizedir ve Kuranın Allah kelamı olduğunun da apaçık bir delilidir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, Kuranı Kerimde, göğe ve Tarık yıldızına yemin ediyor… Bu ilahi yemin; göğün kudretli yaratılış sırrına ve bir kalp gibi atarak kâinatın manyetik nizamını sağlayan Tarık yıldızınadır... Söz konusu bu yeminde düşünüp anlayanlar için büyük hikmetler saklı…
“Ant olsun göğe ve Tarık’a” (Son Ahit Kur’anı Kerim, Tarık suresi 1. Ayet).
Kuranı Kerim'de Tarık yıldızı “delen bir yıldız” olarak nitelendiriliyor. Kimi İslam âlimleri bu ayeti (zulmeti) delen yıldız olarak tefsir ederler… Bu, bir bakış açısıdır; ancak söz konusu ayette anlatılmak istenen, karanlığı (zulmeti) aydınlatan yıldız anlamından çok uzak… Tarık yıldızı; bir nötron yıldızıdır ve elektromanyetik salınım yapar. Bu salınım, bir kalp atışında olduğu gibi ritmik vuruşlu bir ses çıkararak gerçekleşir, söz konusu elektromanyetik salınım sırasında tokmak sesine benzer aralıklı vuruşlar da bu ritmik vuruş sesine eşlik eder. Tarık yıldızı, elektromanyetik bir salınımla somut ve soyut olan evrenleri manyetik olarak delip geçmektedir… Ayette, bu bilimsel gerçeğe işaret var…
“O, delen yıldızdır” (Son Ahit Kur’anı Kerim, Tarık suresi 2. Ayet).
Galaksinin başka noktalarında dahi özü ve cevheri Tarık yıldızından olan nice “nötron yıldızları” vardır ve bu nötron yıldızları da Tarık yıldızı gibi elektromanyetik salınım yapıp kalp atışına benzer ritmik sesler çıkarırlar, bu ritme, kapı dövme sesine, kalp atış sesine benzeyen sesler eşlik eder… Bu nötron yıldızlarının bilimsel adı “pulsar”dır. Pulsar; elektromanyetik salınım yaparken ritmik sesler çıkaran nötron yıldızı demektir.
Tarık yıldızı; elektromanyetik ritmik vuruşlar yapıp -bir lazer gibi- ışını dağılmadan tüm evreni elektromanyetik olarak delip geçen bir hassaya sahiptir. Söz konusu ayette, bu bilimsel gerçekliğe işaret ediliyor.
Nötron yıldızları (Tarık), galaksi yıldız sisteminde yer alan kimi yıldızlarla yaklaşık olarak kırk bir ayda en yakın konuma gelir. Bu yakın konuma geliş anında Tarık yıldızı; çevresindeki staller yıldız diskini inanılmaz bir hızla delip geçer… Bundan dolayıdır ki Allah, ayette Tarık yıldızına “delici yıldız” demiştir. Bunları araştırmak, bilimin görevi…
Tarık yıldızının; insan bedenindeki atomlarla dahi (duygularla, hislerle, alınyazısıyla ) çok büyük bir ilgisi var…
Ümmü’l Kitap Fatiha’yı şerifte geçmeyen yedi harf vardır… Bu harflerden her biri, Allah’ın yüce isimlerinden birine gaybi olarak işaret eder. Bu isimler şunlardır: Ferd, Cebbar, Şekur, Sabit, Zahir, Habir, Zeki. Bu esmalardan her biri, haftanın günlerinden birine denk gelir ve o günün esması ulvi ve süfli âlemlerde tasarruf eder, bu tasarrufta dahi Tarık yıldızının manyetik dahli vardır, Tarık yıldızıyla, söz konusu esmaların tecelli kudreti arasında çok yakın bir ilgi var… Düşünüp anlayanlar için bu esmalar; Tarık yıldızının işlevinde evrenlerin kudretli birer elektromanyetik kader sırrı…
İnsan bedeninde yedi enerji merkezi vardır. Söz konusu esmalardan her biri insandaki yedi enerji merkezinden biriyle (letaif) ilgilidir. İnsan şeklinde olan şu büyük kâinatın kalbi dahi, Tarık yıldızıdır ve Tarık yıldızı; bu yedi esmanın ismi azam sırrını bünyesinde taşımaktadır, yedi ismi azamın tecellisiyle elektromanyetik salınım yapıp ritmik sesler çıkararak kâinata emri ilahiyle tasarruf etmektedir...
Hacer’ül Esved taşı; Allah’ın üzerine yemin ettiği Tarık yıldızının büyük sırrını üzerinde taşımakta… Allah’ın yemin ettiği Tarık yıldızından semavi bir göktaşı olarak dünyaya düşmüş ve Kâbe’ye koyulmuş… Kırklar evliyası Opr. Dr. Münir Derman’ın bilip de söylemediği Hacer’ül Esved taşının sırrı böyle... Bu taşın dünyaya düşmesinde de, Kâbe’ye koyulmasında da, Peygamber efendimizin bu taşa hürmet göstermesinde de çok büyük ilahi hikmetler saklı...
Bütün bu anlattıklarımızın en doğrusunu hakkıyla bilen, Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır...
Ferhat Saul Aaron
Hizirlayolculuk.com