Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
ŞEYH OSMAN NURİ HAZRETLERİNİN EMİR ERİ ÖMER’İN YILLAR ÖNCE RÜYADA ALDIĞI TESPİH
“Oğlum gün gelir de o yüce insanla bir araya gelirsen aman o gördüğün zatın emirlerini eksiksiz yerine getir ve gönlünü kırma, rızasını kazanmaya çalış, rüyanı da kesinlikle kimseye anlatma!”
Efendi Hazretleri Bağdat'tan yanında getirdiği (asker, altın ve hayvanları) emanetleri cephe komutanlığı yetkililerine teslim ettikten sonra cephe komutanı tarafından, yol yorgunluğu münasebetiyle üç gün istirahat etmeleri emri verilmiştir. Sultanımız ilk günü istirahat ederek geçirmiş ve ertesi gün cepheye sevk edilmek üzere hazırlanan askerlerin bulunduğu yere gitmiş ve Amasyalı Ömer'i yanına çağırmıştır. Ömer, Efendi Hazretleri'nin yanına gelince Sultanımızı tanımış, ağlayarak ayaklarına kapanmıştır. Efendi Hazretleri Ömer'i omuzlarından tutarak kaldırıp:
“Ömer, ağlama artık uzun müddet birlikte olacağız.” buyurmuştur. Ömer'in, Efendi ile ilk tanışması yıllar öncesi bir rüya âleminde olmuştur.
Ömer, Amasya'nın köylerinden birinde, çiftçi olarak geçimini temin eden bir ailenin çocuğu olarak yaşamakta, yaşı on dört, on beş civarında iken rüya âleminde Şeyh Osman Nuri Hazretleri'ni görüyor ve kendisine tespih tarif ediyor. “Ömer yakında büyük bir harp çıkacak! Sen de o harbe katılacaksın ve benim emir erim olarak çok yakınımda bulunacaksın. Beni arama, bulamazsın! Zamanı gelince ben seni bulurum. Dersini, tespihini çek, şeriatına dikkat et görüşmek üzere” demiş. Ömer'i alnından öperken, Ömer heyecanla rüyadan uyanmıştır. Sabah rüyasını babasına anlatmış, babası da:
“Oğlum gün gelir de o yüce insanla bir araya gelirsen aman o gördüğün zatın emirlerini eksiksiz yerine getir ve gönlünü kırma, rızasını kazanmaya çalış, rüyanı da kesinlikle kimseye anlatma!” demiştir.
Merhum Ömer, aradan geçen süre içerisinde evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış ve beş yıl sonra, Sultanımızın rüyada kendisine bahsettiği günler gelmiştir. Birinci Cihan Harbi çıkmış. Ömer'de vatanını, milletini savunmak, harp etmek üzere Erzurum cephesine sevk edilmiş ve hasretle beklediği Gönüller Sultanı, Şeyh Osman Nuri Hazretlerini karşısında bulmuştur. Ömer, büyük bir heyecan içerisinde “Kumandanım. Yıllardır yolunuzu gözlüyordum, beni buralarda bırakma…” diyerek ağlamıştır.
Efendi Hazretleri: “Ömer çantanı al, gidiyoruz” buyurmuş ve Ömer'i de yanına alarak istirahat ettiği yere gelmiş, yetkili makamlarla görüşerek, Ömer'i emir eri olarak yanına almıştır.
Dört yılı aşkın bir süre Ömer, Efendi Hazretlerine, harbin bütün zorluklarına ve imkânsızlıklarına karşın, kusursuz olarak hizmet etmiş ve Sultanımızın rızasını kazanmıştır. Ömer, uzun boylu, babayiğit, gözü kara; verilen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiren, ölümden korkmayan, kale gibi maneviyatı olan, yüksek ruhlu bir şahsiyettir.
Ömer dört yılı aşkın süren harp içinde harbin bütün olumsuz şartlarına rağmen bir vakit namazını eksik etmemiş, şeriatın emirlerini eksiksiz olarak yerine getirmiş, şeriat ve tarikat ehli bir insandır. Kendisini rahmetle anıyoruz, ruhu şad olsun…
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğlu Es-Seyyid Muhammed Latif Ölmeztoprak’ın nakilleriyle kaleme alınmıştır.
Hizirlayolculuk.com