Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
CEPHEDE SAVAŞAN ON BEŞ YAŞINDAKİ ASKERE ŞEYH OSMAN NURİ HAZRETLERİNİN VERDİĞİ MÜJDE
Sultanımız, I. Cihan Harbinde, Erzurum cephesinde, ne harp ne cezaevi ne de hastalık demeksizin, Tarikat-ı Ali'yi anlatmaya gönülleri fethetmeye devam etmektedir. Harbe ara verilen çok küçük fasılalarda dahi hayatta kalan az sayıdaki askerlerini etrafına toplayıp söz sohbetle, bazen de zikirle o necip askerlerinin ruhlarını şad edip yorgun bedenlerini dinlendirmektedir. O; yorgun, aç, üstü başı perişan olan askerlerin huzur bulmalarını sağlayan Sultanı Evliya, Es-seyyid, Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri'nin yanında harp etmek üzere cephede bulunan, çok genç (henüz on beş yaşında) cevval, korku nedir bilmeyen, Ehli iman Alâeddin isminde bir asker vardır. Ruslarla harbe kısa süre ara verilmiştir. Esir takası yapılıp yaralılar imkânlar elverdiği ölçüde cephe gerisine nakledilmiştir.
Sultanımız; askerleri başına toplamış, söz sohbet ederek moral ve maneviyatlarının kırılmamasını, bu toprakların küffara teslim edilmeyeceğini, kanları pahasına da olsa bu cennet vatanı savunacaklarını, bu savunmada yalnız olmadıklarını, Mevla'nın yardımıyla birçok Peygamberin ve veliyullahın da manen harbe katılıp kendilerini desteklediğini; kimi askerlerin şehit olacağını, kimilerinin de gazi olarak evlerine döneceklerini söylerken, Alâeddin isimli asker de içinden; “Acaba bana hangisi nasib olacak?” diye geçirip kalben Sultan'a müracaat etmiştir. Alâeddin; ailesinin son erkeğidir, babası ve üç amcası, daha önce harbe katılmış ve şehit olmuşlardır. Diğer amcalarının da erkek çocuğu olmadığı için Alâeddin, ailenin son erkek evladıdır. Bu necip insan, askere gelmeden çok kısa zaman önce (üç ay) evlendirilmiştir ve altı ayı aşkın süreden beri de cephede aşk ile vecd ile vatanını savunmaktadır. Bu kalbi müracaattan hemen sonra Efendi Hazretleri, Alâeddin'e dönerek “Oğlum evi mi özledin?” diye gülerek latife etmiş ve “Alâeddin, bu gece Sultan Abdulkadir Geylani Hazretleri, yeni doğan oğlunu ve hanımını sana rüya âleminde gösterecek. Maşallah oğlun sana benziyor, hanımın ve ailenin tek düşüncesi sensin, annen her namazda senin için Resulullah' a niyaz edip yalvarıyor, “Oğlumu sağ salim bana gönder...” Diyor, annenin duası kabul gördü dergâhı izzette.” diyerek müjdeli haberi vermiştir.
Bu habere son derece memnun olan vatanperver, kahraman Alâeddin'e devamla şunları müjdelemiştir: “İnşallah gazi olarak harbi bitireceksin, ailenin yanına selametle dönecek ve sağlık içinde uzun bir ömür yaşayacaksın.” Sultanımız, Alâeddin'e “Maşallah bu oğlundan başka beş tane daha erkek evladın olacak ve maddeten de çok zengin olacaksın! Müjdeler olsun!” Deyince, Alâeddin de “Kumandanım, Allah ömrümden alsın senin ömrüne ilave etsin.” diye karşılık verince, Efendi “Sağ ol evladım.” deyip şunları ilave etmiştir: “Baban ve amcalarının, Allah aşkı ile vatanı ve dini savunurken bu uğurda canlarını feda ettiler. Mevla da onların bu içten davranışlarının mükâfatı olarak makamların en şereflisi olan şehitlikle kendilerini şereflendirdi. Sana da, hem dünya hem de ahiret hayatı için cömert davrandı...” dedikten sonra, bu muhterem asker “Servetin en güzeli sizi tanımak...” dedikten sonra cezbeye gidip bayılmıştır.
Efendi Hazretleri: “Alâeddin'e İmam Hüseyin Efendimiz manen teveccüh etti. Onu bir müddet yalnız bırakın, kendiliğinden ayıkana kadar elinizi vurmayın" diyerek askerleri uyarmıştır. Bu yüksek ruhlu insan, manevi âlemden ayılıp kendine geldiğinde Efendi'ye intisap etmiş ve Sultanımızın dervişi olmuştur. O günden sonra Alâeddin, harp bitene kadar gözyaşları ile hem vatanını savunmuş hem de derviş olarak manen büyük bir mesafe kat etmiştir.
Bu kahraman insanı saygı ile selamlıyoruz... Bu kutsal vatan topraklarını savunurken şehit olan tüm askerlerimizin önünde hürmetle eğiliyoruz. Allah onların himmet ve hidayetini üzerimizden eksik etmesin...
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğlu Es-Seyyid Muhammed Latif Ölmeztoprak’ın nakilleriyle kaleme alınmıştır.
Hizirlayolculuk.com