Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
İMAM ALİ HAZRETLERİNİN, ŞEYH OSMAN NURİ HAZRETLERİNE EŞİNİ BOŞAMASINI EMRETMESİ…
“Aman çocukların arasına özlük- üveylik denen illeti sokmayın! Buna çok dikkat edin! Aranızdaki küçük sorunları büyüterek sakın şeytana fırsat vermeyin! Şeytan gelirse büyük zararlar verir…”
Efendi Hazretleri; bir yandan devlet işleri ile uğraşırken; diğer yandan da Tarikat-ı Âli'yi, en ince detayına kadar dervişlere anlatıp onların yetişmeleri için çok büyük bir çaba göstermektedir. Bu hizmetler, Hakk katında iltifata mazhar olurken; lain şeytanın da huzurunu bozmaktadır. Sultanımızın yaptığı manevi hizmetler; şeytanın manevra alanını daraltmakta, şeytan, yeteri kadar insanlara zarar verememektedir. Efendi Hazretleri; bulunduğu bütün coğrafyada, sevgiyi, saygıyı, hürmet ve muhabbeti hâkim kılmaktadır. Sultanımız; yüce Mevla'nın emirlerini eksiksiz olarak yaparken, Allah’ın men ettiği şeylerin yapılmasının önüne de set çekmektedir. Tekke geleneği içinde derviş yetiştiren Sultanımız; Anadolu'nun küçük mütevazı evlerinde, o günkü zorlu koşullara rağmen; yüz binlerce insanın Hak ve hakikat ile tanışmasına vesile olmuş, şeytanın uşağı olmaktan kendilerini kurtarmıştır. Efendi Hazretleri istirahat için evde kaldığı günlerde, ailesine sıklıkla şunları söylemiştir.
“Şeytanın canını çok yaktım, şeytan bana zarar veremez, çünkü onun her türlü hile- hurdasını biliyorum! Benim her anım, Yaratan'la geçmektedir; ama şeytan istediği zaman istediği şekilde sizlere zarar verebilir. Aman şeriatınıza dikkat edin! Dersinizi tesbihatınızı zamanında yapın. Dedikodu yapmayın, yapanlara da fırsat vermeyin. Sizi ziyarete gelenlere, benden öğrendiklerinizi harfi harfine eksiksiz bir şekilde anlatın. Komşu haklarına riayet edin, sahipsiz, kimsesiz insanlara, hayvanlara; imkânlarınızı zorlayarak yardım edip ikramda bulunun! Boş zamanlarınızda da Resulullah Efendimizin rızası için bol bol Salavat getirin.” diyerek ailesine tembihte bulunmuştur. Sultanımız, eşleri, Ayşe ve Şevkiye validemizi de, “Aman çocukların arasına özlük- üveylik denen illeti sokmayın! Buna çok dikkat edin! Aranızdaki küçük sorunları büyüterek sakın şeytana fırsat vermeyin! Şeytan gelirse büyük zararlar verir!” diye sıklıkla ikaz etmiştir.
Sultanımızın bütün bu ikazlarına karşın, şeytan bir fırsatını bulup Şevkiye validemize yanaşmış ve Şevkiye validemizin hayatını hallaç pamuğu gibi savuracak bir sözü kendisine söyletmiştir. Şah Evliya'nın sıklıkla ikaz ettiği Şevkiye validemiz, nefsine uyup şeytana yenik düşmüştür.
Sultanımız, civar illere yaptığı seyahatin birinden dönmüştür, evde istirahat etmektedir. Şevkiye validemiz de bir kaç kapı ötedeki komşusuna misafirliğe gitmiştir, Efendi Hazretlerinin evde olduğundan habersizdir. Efendi Hazretleri'nin çocukları; Muhammed Arif, Muhammed Latif ve Kasım evin önünde, hep birlikte oyun oynamaktadırlar. Komşu ziyaretinden dönen Şevkiye validemiz, gafil bulunarak oğlu Kasım'a, “Oğlum onlarla oynama, onlar senin üvey kardeşin! Onlar Arap, sen Türk'sün!” şeklinde çok talihsiz bir söz sarf etmiştir. Validemizin ağzından çıkan bu söz; zahiren, Sultanımızın kulağına ulaşmıştır. Bu sözü işiten Efendi Hazretleri hızla evden dışarı çıkıp Şevkiye validemize, “Şevkiye, Kasım'ın da diğerlerinin de babası benim! Sen hangi hakla evlatlarımın arasına girip münafıklık yaparak kardeşler arasına nifak sokuyorsun?!” Diye sert bir şekilde kendisini azarlamıştır. Bu sırada, Hazreti İmam Ali Keremallahı Vechenin ruhaniyeti zuhur etmiş, Şevkiye validemizi boşamasını Sultanımıza emretmiştir. Sultanımız; İmam Ali Hazretlerinin emri üzerine hemen komşularından iki erkeği çağırtmış ve onların huzurunda Şevkiye validemizi boşamıştır.
Efendi Hazretleri, Şevkiye validemizin kardeşine haber salmış, gelip kız kardeşini götürmesini emretmiştir. Şevkiye validemizin yalvarıp yakarmasına rağmen Sultanımız, evlilik birlikteliğini sürdürmeyi kabul etmemiş kendisine, “Şevkiye ben seni defalarca uyardım, ikaz ettim; fakat senin gönlündeki bu duyguları sökemedim! Kendi sonunu kendin hazırladın! Benim hayatım, Yüce Allah'tan (cc) aldığım emirler çerçevesinde devam ediyor! Bu boşanma emrini Allah'tan, İmam Ali getirdi. Hiç ısrar etme, bu mümkün değil! Hayatımın hiç bir noktasında Mevla'nın emirlerine aykırı hareket etmedim, pişman olacak işler de yapmadım!” demiştir.
O tarihte, Şevkiye validemizin kardeşi Elazığ'da yüzbaşı olarak görev yapmaktadır, kendisi Sultanımıza çok büyük bir aşkla bağlı olan bir dervişidir. Haberi alır almaz, derin bir üzüntüyle hemen Mardin/ Derik'e gelmiş ve Sultanımızın ayağına kapanarak, “Efendi korktuğum başıma geldi.” Diyerek ağlamıştır. Sultanımız; durumu izah ettikten sonra, “Bizim seninle muhabbetimiz Şevkiye ile başlamadı, onunla da bitmez!” Deyince Şevkiye validemizin kardeşi “Efendi, canım kanım sana feda olsun! Lütfen dünya- ahiret, himmetinizi üzerimden eksik etmeyin!” Diyerek Sultanımıza dehalet etmiştir. Sultanımız da her iki âlemde beraberliklerinin süreceğini kendisine söylemiştir.
Efendi Hazretleri, Şevkiye validemize “Evden ne beğeniyorsan al senin olsun!” Deyince Şevkiye validemiz, “Sizden ayrılık, ölümlerin en zoru; ama nefsime ve şeytana yenik düştüm! Dünya beraberliğimiz bitti! Lütfen ölüm anında imanıma himmet et!” Diyerek ağlayınca Sultanımız; “Şevkiye, sen oğlumun annesisin! Elbette ölüm anında manen senin yanında olacağım. Tereddüt etme..."deyince Şevkiye validemiz, “Efendi, senden son bir istirhamım var! Kerem et, oğlumu bana ver! Ondan beni ayırma, oğlum küçük…” Deyince Sultanımız, “ Olur, Şevkiye Hanım! Oğlun seninle beraber gitsin, o bir müddet sonra kardeşlerini bulur…” Deyip oğlu Kasım’ın, annesi ile birlikte gitmesine izin vermiştir.
Sultanımız; Şevkiye validemizin kardeşini bir kenara çekip Şevkiye'nin ömrünün çok az kaldığını, oğlu Kasım’a özenle bakmasını, edep ve terbiyesine önem vermesini, tahsil hayatını devam ettirmesini ve kendisi ile temasını kesmemesini emretmiştir. Ağlayarak Sultanımızın ayaklarını öpen yüzbaşı, müsaade isteyerek hane halkı ile vedalaşmış, kardeşini ve yeğenini de yanına alarak Derik'ten ayrılmıştır.
Efendi Hazretleri; oğlu Kasım’la, ömrünün sonuna kadar; maddi- manevi temasını sürdürmüştür. Büyük zatlarla birlikte yaşayanların; hem gönüllerine hem de dillerine çok dikkat etmeleri gerekir. Çünkü bu zatlara asi olup nefretlerini kazananların dünyası da ahireti de yıkılıyor, tarih bunun acı örnekleriyle dolu…
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğlu Es-Seyyid Muhammed Latif Efendinin nakilleriyle kaleme alınmıştır.
Hizirlayolculuk.com