top of page
Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri

YETİMLERİN HAKKI ÖYLE DEĞİL, BÖYLE KORUNUR!

"Osman, yakında Bağdat'tan ayrılıp Anadolu'ya gideceksin. Orada kal, geri dönme; çünkü İslam'ın sancağı Anadolu'da düştü, tekrar Anadolu’dan kalkacak" (Es-Seyyid Şeyh Ömer Ziyaeddin Et-Tavili).


Şeyh Ömer Ziyaaddin Et- Tavili Hazretleri, (d.1839 Irak/ Tavila, ö.1900 Irak/ Biyara; Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretlerinin ilk şeyhi) bir sohbeti esnasında "Osman, yakında Bağdat'tan ayrılıp Anadolu'ya gideceksin. Orada kal, geri dönme çünkü İslam'ın sancağı Anadolu'da düştü, tekrar oradan kalkacak" buyurmuştur. Şeyh Ömer Ziyaaddin Hazretlerinin bu emriyle kendisine manevi bir işaret verilmiştir. Anadolu'ya gelişinin manevi sebebi budur. Zahiri sebebi ise 1.Cihan Harbi patlak vermiştir. Osmanlı Devleti'nin taraf olduğu bu harpte, İngilizler Bağdat'ı işgal etmişlerdir. Bağdat halkı işgale direniş gösterirken Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri yanına, eli silah tutan yedi bin beş yüz milis gücü, yüz bin civarında Reşat altın, elli bine yakın büyükbaş, küçükbaş hayvanla Anadolu'yu savunmak üzere Bağdat'tan ayrılarak, Erzurum Cephesindeki harbe katılmak üzere yola çıkmıştır.


Anadolu topraklarına girdikten sonra yanındaki mühimmat ve askeri emniyetli bir şekilde cepheye ulaştırmak için güvenli bölgeler seçilerek yola devam edilmiştir. Bu çileli ve uzun yolculukta Anadolu insanlarından da kendisine katılanlar olmuştur. Malatya topraklarına girdiklerinde hayvanların sulanma ve yayılma ihtiyaçlarını karşılamak için Fırat vadisi güzergâhı izlenmiştir. (O yıllarda Malatya halkı şimdiki Battalgazi ilçesi olarak geçen bölgeyi ana yerleşim birimi olarak kullanmaktaydı.) Sinan köyüne varırlar ve dinlenme için mola verirler. (Şu anda bu köy Karakaya Baraj gölü altında kalmıştır.) Şeyh Osman Nuri Hazretlerine, cepheden gelen bir telgraf ile ikinci bir emre kadar 6 ay boyunca bu köyde kalmaları emri tebliğ edilir. Malatya halkının Şeyh Osman Nuri Hazretlerini tanımaları ve tarikat ile tanışmaları bu günlere rastlamaktadır.


Şeyh Osman Nuri Hazretleri irşat olduktan sonra hayatının her döneminde olduğu gibi Tarikat-ı Ali'yi bu beldelerde anlatmaya başlamıştır. Maalesef Malatya halkı o yıllarda tarikata oldukça yabancıdır. Maneviyatın güneşi olan Şeyh Osman Nuri Hazretleri, keşif, keramet ve sohbetleriyle Malatya’da tarikatın ilk tohumlarını ekmeye başlamıştır. Malatya'nın Sinan köyünde mola verdikleri sırada kendisine çadır kurmak üzere askerler, bir söğüt ağacından üç dal kesmişlerdir. Bu esnada, köy halkından bir şahıs oradan geçmektedir. Söğüt ağacı bu şahsın eşine ve eşinin kardeşlerine aittir. Köylü kalbinden şunları geçirmiştir: "Bu ağaç üç yetim kız kardeşe ait, kendilerine danışmadan ağaç dalını niye kesiyorsunuz? Bu haram değil mi ?" Ancak, köylü adam; askerlerden korktuğu için, bu düşüncelerini kendilerine belli etmemiştir.


Efendi Hazretleri, hemen köylüyü yanına çağırır. Köylünün içinden geçirdiklerini yüzüne karşı birer birer söyler:


“Sen yetimlerin hakkını aramıyorsun nefsin, eşinin hissesinin peşinde!” der ve yetim kız kardeşlerinin birer birer adlarını sayar: “Havva, Beyaz, Şemse.” der ve her söğüt dalı için, köylüye birer Reşat altını verir. (3 Reşat altınıyla o günün değerinde yüzlerce söğüt ağacı alınabilir.) Köylü adama “Yetimlerin hakkı öyle değil böyle korunur.” buyurur.


“Yetimlerin hissesini, yaşları küçük olduğundan, götürüp Osmanlı Bankası'na yatıracaksın. Evrakı da getirip bana göstereceksin ve çocuklar büyüdüklerinde, bu parayı alıp istedikleri gibi kullanacaklar.” der. Köylünün asıl niyeti, bu paranın tamamını nefsine geçirmektir. Onun için, Şeyh Osman Hazretleri, köylüyü sıkı sıkıya tembih edip dönüşte de banka evraklarını kontrol etmiştir.


Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, köylü adamın oğlunun tanıklığıyla kaleme alınmıştır.


Hizirlayolculuk.com

© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page