Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
İMAM ALİ HAZRETLERİNİN ŞEYH OSMAN’A VERDİĞİ EMİRLE YOLCULUK ROTASININ DEĞİŞMESİ
“İmam Ali-yel Mürteza, bize manen bir haber iletti. Rotamızı çevirip ters istikamete dönmemizi emretti. Yaklaşık üç kilometre sonra pusu kurup beklememizi söyledi. Rus ordusundan yardım gören Ermeni çetelerin çok büyük miktarda silah ve mühimmat getirdiklerini haber verdi!”
Sultan-ül Evliya, Gavs’ûl-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretleri, Erzurum cephesinde, Ruslarla harbe ara verilen bir kesitte, bilgi alışverişinde bulunulmak üzere komutanları tarafından cephe gerisine çağrılmıştır. Efendi Hazretleri, yanındaki dört askeriyle birlikte Erzurum'a doğru yola çıkmıştır. Yol boyu geçit vermeyen amansız kar fırtınaları ve o yıllarda aşırı kar yağışı nedeniyle 3,5 metreyi bulan kar ile mücadele ederek ağır ağır ilerlerken ansızın durup yanındaki askerlere sessiz olmalarını buyurmuştur. (Yanındaki askerlerin binecek atları olmadığından kendisi de onlarla birlikte yaya yürümektedir.) Atı Sabha'ya “Sabha, sen önümüz sıra yürü bize yol aç!” diye emretmiştir. Sabha, aldığı emri, Erzurum'a kadar eksiksiz olarak yerine getirmiştir. Şeyh Osman Hazretleri, Erzurum'a kadar ata binmemiştir.
Yolculuk sırasında Şeyh Osman Hazretleri, karların üzerine diz çökerek bir müddet rabıta etmiştir. Daha sonra gözlerini açıp askerlere “İmam Ali-yel Mürteza manen bize bir haber iletti. Rotamızı çevirip ters istikamete dönmemizi emretti. Yaklaşık üç kilometre sonra pusu kurup beklememizi söyledi. Rus ordusundan yardım gören Ermeni çetelerin büyük miktarda silah ve mühimmat getirdiklerini haber verdi.” buyurup geri dönüş emri vermiştir.
Malatyalı asker Mehmet, “Erzurum'a varsaydık sıcak bir yemek girecekti kursağımıza!” diye içenden geçirmiş. Belli etmese de geri dönmelerine canı sıkılmıştır. “Belki de burada şehit olacağız!” diye düşünürken Şeyh Osman Hazretleri "Mehmet oğlum, kendine gel! Ne alıp veriyorsun içinden? Korkma, şehit olmayacaksın! Evine selametle döneceksin, evleneceksin beş oğlun, iki kızın olacak. Çok da uzun yaşayacaksın! Ama biz, bu gelen silah ve mühimmatı almazsak, bu ehli küfürleri öldürmezsek binlerce mazlum Mümini, kadını, çocuğu ve yaşlıyı katledecekler. Seni anlıyorum, hem yorgunuz hem de aylardan beri sıcak bir tas çorba içmedik; ama bir tas çorba için bu fırsat kaçırılır mı? İmam Ali'nin emrinin dışına çıkarsan, dünya ve ahirette perişan olursun!” buyurmuşlardır.
Biraz tefekkür ettikten sonra, Şeyh Osman Hazretleri, tekrar gözlerini açıp "Suphanallah, çok bol cephane ele geçireceğiz ve İmam Ali de manen bizimle harp edecek! Onların kalabalık olmasından ürkmeyin! Yalnız, elini kaldırıp teslim olana ateş etmeyin, hem bu inancımıza aykırı hem de bu mühimmatı cephe gerisine götürmek için adama ihtiyacımız var. Onlar, Divanı Harpte gereken cezalarını çekerler!” demiştir.
Şeyh Osman Hazretleri bir müddet sonra askerlere "Yüz tane hayvan, otuz beş tane Ermeni milis geliyor. Bismillah Ya İmam Ali! Dediğimde ateş etmeye başlayın!” emrini verip askerleri değişik mevzilere konuşlandırmıştır. Bundan sonrasını, harbe iştirak eden Malatyalı asker Mehmet Amca şöyle naklediyor:
“Beş dakika geçmeden Ermeni kafile geldi. Şeyh Osman Efendinin “Bismillah Ya İmam Ali!” sedasıyla ateşe başladık. Bizleri beklemedikleri için Ermeni milisleri gafil avladık. On asker teslim oldu, diğerlerini de öldürdük. Pusu bitince yola koyulduk. Şeyh Osman Efendi, hem sohbet etti hem de yola devam ettik. Akşam saatlerinde Erzurum'a vasıl olduk. Şeyh Osman Efendi beni yanına çağırdı "Mehmet oğul! İmam Ali'nin eli içinde olursa işler böyle kolay olur.” dedi.
Bir müddet sonra Erzurum merkeze vardık. Emanetleri yerine teslim ettik. Şeyh Osman, kendisiyle birlikte cepheden gelen ben dâhil, dört askeri bir subaya teslim etti. Subaya "Bunlar aylardan beri perişanlar. Önce yıkansınlar. Sonra da karınlarını doyurun, istirahat etsinler. Üç gün burada kalacağız, tekrar cepheye döneceğiz!” dedi ve bizden ayrıldı. Üç gün sonra, tekrar Şeyh Osman Hazretleriyle birlikte cepheye döndük. Şeyh Osman Hazretleri yolda bana" Oğlum Mehmet çorbaya doydun mu?” diye sık sık bana takıldı.
“Şeyh Osman Hazretleri’nin yanında iki buçuk yıl harp ettim. Binlerce kerametlerini gördüm. Askerlere bir kumandan gibi değil baba gibi davranırdı. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, asla gönlümüzü kırmazdı. Bizim yediğimizden yer, içtiğimizden içerdi. Bu kutsal vatanı, Şeyh Osman Hazretleri gibi Maneviyatın Sultanları olmasaydı kurtarma imkânı yoktu!” dedi.
Malatya Battalgazili Mehmet Dayı bu olayları anlatırken, gözyaşlarını tutamayıp "Mevla nasip etti, Şeyh Osman’a Rus harbinde intisap edip dervişi oldum. Hayatımın en zor anı da, Şeyh Osman Hazretlerinin vefat haberini aldığım andır!” demiştir. Şeyh Osman Hazretlerinin, Mehmet Amcaya askerdeyken söylediği gibi evlenmiş, beş oğlu ve iki kızı olmuş, çok uzun bir hayat sürmüştür.
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Malatya Battalgazili Mehmet Dayı’nın olay tanıklığıyla kaleme alınmıştır.
Hizirlayolculuk.com