Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
ŞEYH OSMAN HAZRETLERİNİN ÇARESİZ HASTALIKLARI İYİLEŞTİRMESİ
“Sen Huda'nın yeryüzündeki iz düşümüsün, canım feda olsun senin yoluna”(Divanı Harp Reisliğinden bir albay).
Sahib’üz-zaman, Kutb-u Devran, Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri, Divanı Harp Reisliğini tarihte eşine benzerine rastlanmadık şekilde idare etmektedir. Efendi Hazretleri'nin Divanı Harp Reisliğinde asker kaçakları için vermiş olduğu kararlar civar illerde ve bölgede firari durumda olanlara, büyük cesaret, maneviyat vermiştir. Savaştan kaçanlar; artık idam cezası korkusundan kurtulmuş, ülkesini ve milletini savunmak için guruplar halinde gelip teslim olmaya başlamışlardır.
Sultan’ül Arifin Şeyh Osman Nuri Hazretleri, teslim olmaya gelen firari askerlerden formalite ifadeler alıp onların morallerini, maneviyatlarını yükseltecek konuşmalar yaparak askerleri cepheye sevk ettirmiştir. Öyle günler olmuştur ki teslim olan asker sayısı 300'ü aşmıştır. Artık, firari askerlerin tek tek değil, guruplar halinde ifadeleri alınmaya başlanmıştır.
İlk günlerde, Efendi'nin mahkemeyi idare etmesini hayret ve şaşkınlık içerisinde izleyip tepki vererek Divanı Harp Heyeti, Sultanımızın idare şeklinin hem Hakk’a hem halka uygun olduğunu görmüş ve Reis Bey'in emirlerine uygun hareket etmeye başlamışlardır.
İlmi Ledünün Sultanı, günlük olarak, cephede olup bitenleri manen haber alıp mahkeme heyetine durumu rapor etmiştir.
O güne kadar böyle bir şey görmemiş olan Divanı Harp Mahkeme Heyetinden birçokları Efendi Hazretlerine intisap etmişlerdir. Öğlen saatlerinde, mahkeme faslı bittiğinde, mahkeme heyeti istirahate gitmeyip Efendi'den saatlerce sohbet dinlemiş ve kendisinden istifade etmişlerdir.
Yanındaki albaylardan biri, yine böyle bir sohbet esnasında cezbeye gidip şu cümleleri sarf etmiştir:
“Sen Huda'nın yeryüzündeki iz düşümüsün, canım feda olsun senin yoluna!”
Efendi Hazretleri, fırsat buldukça Erzurum merkeze inmiş, halkla temas etmiş, yaşlı genç demeden binlerce kadın ve erkeği Tarikat-ı Ali'ye intisap ettirmiştir.
Erzurum'daki kıraathanelerde, çay ocaklarında, esnaf işyerlerinde saatlerce Pirimizin söz ve sohbetlerini kerametlerini birbirlerine anlatıp manevi ikram almışlardır.
Efendi Hazretleri, hem mana âleminin hem de maddi âlemin Sultan’ıdır. Tasavvuf literatüründe yayınlanan eserleri okuyup inceleyenler, Yüce Sultan'ın elinden zuhur eden kerametleri, bir iki istisna dışında, hiçbir tasavvufi eserlerde göremeyeceklerdir.
İslam tarihinde hem rütbe sahibi bir subay hem de şeyh olan (Devrinin Gavsu'l Âzam'ı) ikinci bir örnek gösteremezsiniz. Bendeniz torunu, Es- Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak, (kölesi) O Yüce Sultan'ın maneviyatını anlatmam ve bunları izah etmem mümkün değil; çünkü o Şah'ı anlatmak için onun makamına çıkmak lazım.
Efendi Hazretleri Erzurum şehir merkezine indiğinde, amansız hastalığı olan insanlara duasıyla şifa vesilesi olmuştur.
Böylesi çaresiz hastalıklar, bugün de mevcuttur ve modern tıp çare bulamamaktadır. (felç, akıl hastalığı delilik, kanser, alaca vs.) Felç hastalarına, sadece euzü besmele çekip yüzüne üfürmesiyle anında şifa bulup Allah’ın izniyle ayağa kalktıklarına (Türkiye'de yaşadığı bütün şehirlerde) inanan inanmayan binlerce insan şahit olmuştur.
Yine, ölmek üzere olan kanser hastalarını biiznillah ayağa kaldırmıştır. Zincire vurulu şekilde yanına getirilen akıl hastalarını Yüce Mevla'nın lütfu keremiyle bir kaç saniye içinde iyileştirip aklıselim sahibi biri olarak evlerine dönmelerine vesile olmuştur, binlerce Anadolu insanı da buna şahit olmuştur.
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğlu Es-Seyyid Muhammed Latif Ölmeztoprak’ın nakilleriyle kaleme alınmıştır.
Hizirlayolculuk.com