top of page
Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri

BU NURLU GÜNLERİN KADRİNİ BİLİN, BU GÜNLER HER ZAMAN ELİNİZE GEÇMEZ…

Gönüller Fatihi Sultanımız, Mardin'de kaldığı çok kısa zaman zarfında, yüzlerce insanı, eşsiz maneviyatı ile ihya ederek halkaya intisaplarını sağlamıştır. Mardin merkezde halkayı oluşturan Sultanımız, Devlet hizmetlerinden arta kalan zamanlarında dervişlerle bir araya gelip söz sohbet ederek Hakk’ı zikretmişlerdir. Efendi Hazretleri; dervişlerin söz sohbet ile yetiştiğini, ibadet ile de Hakk’a yaklaştığını sık sık vurgulamış, sohbetsiz yetişen dervişlerin ham kaldıklarını, kâmil manada olgunlaşamadıklarını söylemiştir. Dervişlerin gelecekte manen yaşayacakları hal ve ahvalleri, sohbette işitip öğrendikleri için, önlerindeki engelleri rahatlıkla aşacaklarını, Hakk’a kulluk ederken, nefsin, şeytanın hilelerine, münkirin- münafığın vereceği zararlara karşı önceden tedbirli olacaklarını vurgulamıştır. Daha önce o engelleri aşmış olan derviş arkadaşların, yol rehberlerinin başlarına gelenleri, sohbette gönlerine yazarak zamanı geldiğinde onlardan ibret alıp hedeflerine emin adımlarla ilerleyeceklerini söylemiştir.


Mardin'de derviş arkadaşlar her gün toplanıp Hakkı zikretmektedirler. Efendimiz de istirahatinden sarfı nazar ederek, haftanın bir kaç günü, halkanın sahibi olarak derviş arkadaşlara söz sohbet edip onların eksik noksanlarını gidermektedir. Zaman zaman da Derik'teki derviş arkadaşlar, Efendi'yi ziyarete gelmektedirler. Efendi, gelen arkadaşları yanına alıp halkaya götürmekte, dervişlerin birbirileriyle tanışıp kaynaşmalarını sağlamaktadır, geceleri de hep birlikte sohbete, zikre katılmaktadırlar. O yıllarda, Mardin'de hayat şartları her ne kadar ağır olsa da Efendi Hazretleri'nin cemaatine dâhil olan dervişler, nefis ve şeytanın desiselerinden uzaklaştıkları için çok güzel günler geçirmişlerdir.


Sultanımızın halkaya geldiği gecelerde, o yüksek ruhlu zatın emriyle, dervişler burhan olarak ateş alıp şiş vurup Hakkı zikretmişlerdir. Zikir halkası, Sultanımızın manevi himmetiyle Hakk’ın rahmetiyle dolmuştur. Halkaya katılan ihvanlardan çoğu, evlerine, işlerine gitmeyi unutacak kadar nur alıp feyizlenmişlerdir. Efendi Hazretlerinin halkaya teşrif ettiği akşamlarda, söz sohbet ve zikir, çoğu zaman sabah namazına kadar sürmüş, sabah namazı kılındıktan sonra da halka dağılmıştır.


Efendi Hazretleri, böyle nurlu gecelerden birinde, söz sohbet ederken halkadaki dervişlere şöyle seslenmiştir:


“Bu nurlu günlerin kadrini bilin! Bu günler, her zaman elinize geçmez, şeytanın canını çok acıttınız! Çok dikkatli olun! Birbirinizi çok sevin, birbirinize hürmet edin! Aranıza nifak sokacak münafıkları halkaya dâhil etmeyin! Maddi- manevi durumu iyi olanlar, durumu zayıf olanlara, her zaman karşılıksız ikramda bulunsunlar! Mümkün olduğu kadar halkaya devam edin! Dedikodu etmeyin, ettirmeyin! Allah'ın şeriatına sıkı sıkı sarılın! Şeriata uymayan insanları uyarın! Düzelmeyenleri aranızdan uzaklaştırın! Gariplere, mazlumlara, öksüzüz ve yetimlere şefkatle davranın! Size hizmet eden, ömrünü sizin yanınızda geçiren insanlara ve hayvanlara merhametli davranın! Çeşitli sebeplerle aranızdan uzaklaşan arkadaşlarınızın, yeniden aranıza dönmeleri için gayret sarf edin! Ben bu topraklardan bir müddet sonra ayrılacağım! Başınıza tayin ettiğim çavuşlarınızın sözlerine itibar edin! Onlara saygılı davranın!” buyurduktan sonra, çavuşlara “Eğer derviş arkadaşlarınızı, oğlunuzdan, kızınızdan az severseniz, Hakk’ın rahmetinden uzak kalırsınız...” demiş ve sohbeti şöyle sürdürmüştür:


“Dervişlik özel bir yoldur, bu yolun tadını alamayan ağyardan (Derviş olmayana ağyar denir.) uzak durun! Dünya işlerinizi bitirdikten sonra, ağyarlarla oturup zamanınızı boşa geçirmeyin! Zaman geçince geri gelmeyen şeydir! Maalesef, insanın en hoyratça sarf ettiği şey de zamandır. Şayet yakınınızda derviş arkadaşımız yoksa zikirlerinizi Nakşî çekin! Bol bol tefekkür edin.(Ölümü düşünün) Eğer bu âlemin zevk ve sefasına gönlünüzü kaptırırsanız bir daha da geri alamazsınız! Bu fani âlem, şeytanla, nefisle işbirliği halindedir. Bu üçünün arasına düşen nice şahlar nice padişahlar, un ufak olup gittiler. Tarihe bir bakın görürsünüz. Dervişin yolda yürümesi de ağyara benzemez. Yolda yürürken de Hakk’ı zikretmeye devam edin. Bol bol Peygamber Efendimiz (sav) üzerine Salâvatı Şerife getirin. Lüzumsuz düşüncelerle, kaygılarla gönlünüzü meşgul etmeyin. Olmaya ki enaniyet peşine düşüp gururlanıp kibirlenesiniz... Yaptığınız güzellikleri değil yapamadığınız güzellikleri nasıl yaparım? Diye düşünün! Nefsiniz sizi sıkıntıya sokarsa onun haz aldığı şeyleri ona men edin! Kısa bir müddet sonra nefsinizin size dayatmalarının nasıl son bulduğunu bizatihi göreceksiniz! Eğer sıhhatiniz müsait ise haftanın bir gününü oruçlu geçirin, şayet onu yapamıyorsanız, nefsinizin istediği yiyecek ve içecekleri onun istediği kadar, istediği zamanda vermeyin. Size kötülük edenlere, iyilik ederek karşılık verin!” Buyurmuşlardır.


Sultanımız Şah Osman Nuri Bağdadi Hazretleri, gecenin sonunda, Mevlana Halid Bağdadi’yle halifeleri arasındaki çok değerli bir hatırayı nakletmiştir…


“Mevlana Halid Bağdadi, Bağdat'ta bir ikindi vaktinde halifeleri Osmanî Siraceddin, Seyyid Taha, Seyyid Ali ile oturmuş sohbet etmektedir. Mevlana Halid Bağdadi, sohbetin sonuna doğru Halifesi Osmanı Siraceddin Hazretleri'ne dönüp “Osman, dervişi nasıl yetiştirirsin? ”diye bir sual sormuştur. Mübarek Osmanî Siraceddin Hazretleri de “Kurban, sayende derviş arkadaşlarımı söz sohbet ile yetiştiririm. Zikir, riyazet, sevgi ve aşk ile de Hakk’a götürürüm.” buyurmuştur. Osmanî Siraceddin Hazretleri'nin bu cevabına Seyyid Taha ve Seyyid Ali Hazretleri tebessüm edince, Mevlana Halid Bağdadi, Seyyid Taha ve Seyyid Ali'ye dönerek “Niçin tebessüm ettiniz? Osman doğruyu söyledi, derviş sohbet ile yetişir. Sohbetten duyup öğrendiğini de hayatına uygulayıp ağır ve emin adımlarla menzile doğru yol alır. Şimdi kalkın, Osman'ın evine varın ve Osman'ın kırılan gönlünü alın!” emrini vermiştir.


Mevlana Halid Bağdadinin emriyle Seyyid Taha ve Seyyid Ali, süratle Osmanî Siraceddin Hazretlerinin evine varmışlardır. Mübarek zatın eşi kendilerini karşılamış ve az önce evden ayrıldığını, evin yakınındaki ahıra gittiğini söylemiştir. Gelen Zatlara, “Buyurun siz oturun, ben sizlerin geldiğini haber vereyim.” deyince, Seyyid Ali ve Seyyid Taha Hazretleri, kendilerinin oraya gideceklerini söylemiş, eve elli metre mesafedeki ahıra doğru yollanmışlardır. Ahırın kapısını açıp içeri girdiklerinde, gönül Sultanlarının babası ve dedesi olan Şeyhül Ekber, Şeyh Osmanî Siraceddin Hazretleri, (Şeyh Ömer Ziyaaddin Hazretleri'nin babası - Şeyh Necmeddin - Şeyh Bahaaddin ve Şeyh Alaaddin'in dedeleridir.) ahırda bağlı bulunan ineğin boynundan yuları çıkartıp kendi boynuna takmış ve gelen Peygamberimizin mübarek torunlarını gözyaşı döküp ağlayarak karşılamıştır. 


“Ben kimim ki siz bana özür dilemeye gelesiniz? Ancak sizleri böyle karşılarsam, mübarek ceddinizden rahmet ve ikram alırım.” Deyince Seyyid Taha ve Seyyid Ali Hazretleri ağlayarak Osmanî Siraceddin Hazretlerine sarılmışlardır. Osman-ı Siraceddin Hazretleri, gelen halife arkadaşlarını, misafir edip ağırlamıştır. Geceyi söz sohbet ve muhabbetle tamamlayıp sabah Mevlana Halid Bağdadi’nin huzuruna varmışlardır. Efendileri, yaşanan bu tevazu dolu olaydan ötürü, Peygamber Efendimizin (s.a.v) ve İmam Aliyel Murteza'nın kendilerinden razı olduğunu söylemiştir.”


Sultan Şeyh Osman Nuri Bağdadi Hazretleri, bu hatırayı naklettikten sonra, “Arkadaşlar zannederim, tarikatın nasıl aziz ve kıymetli bir yol olduğunu anlamışsınızdır… Bu yolda, gururlu ve kibirli olanlar hiç bir şekilde maneviyat sahibi olamazlar ve menzile varamazlar.” Buyurmuşlardır.


Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğlu Es-Seyyid Muhammed Latif Efendinin nakilleriyle kaleme alınmıştır.


Hizirlayolculuk.com


© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page