Gavs’ul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin Yaşam Serüveni ve Kerametleri
ŞEYH OSMAN NURİ HAZRETLERİNİN MARDİN’DEN DİYARBAKIR’A YOLCULUĞU VE MEHMET AĞA…
Sultan-ı Evliya Gavsû'l Âzâm, Kutbû'l Zaman, Şeyhül Ekber, Hıfzû'l Kur'an, Esseyyid, Şeyh Osman Nuri Hazretleri, evladı iyali ve arkadaşları; mola verdikleri beldede, bir hayli kadın ve erkeği Tarikat-ı Âli'ye kazandırdıktan sonra belde halkı ile vedalaşarak Diyarbakır'a doğru yola çıkmışlardır.
Efendi Hazretlerinin geç kalmasından endişelenen Kolordu Kumandanın Sultanımızı aramak üzere yola çıkarttığı tim de Mardin istikametine doğru ilerlemektedir. Bu olaydan Sultanımız manen haberdardır...
Yola çıktıklarında üç saat sonra Mehmet Ağa (Mehmet Çavuş) Efendi Hazretleri'ne “Kurban, yolumuz üstünde büyük bir köy var; yalnız yolumuzdan sapıp bir on beş dakikalık mesafe gitmemiz gerekiyor. Köy, şu karşı tepenin arkasında… Himmetiniz olursa o köye dönelim. Sayenizde oradaki insanlar da sizi ve maneviyatınızı tanısınlar, himmetinizden, hidayetinizden inşallah istifade etsinler…” deyince Efendi Hazretleri “Oğul Mehmet Çavuş, Diyarbekir'den askeri bir tim, Kolordu Kumandanının emri ile bizi aramak üzere yoldalar. Malumun olduğu üzere bölge sıkıntılı, yollarda çeşitli eşkıya gurupları var. Cana, mala, namusa zarar veriyorlar. Biz, yol boyu molaları halkın arzu ve isteği doğrultusunda bir hayli uzattık. Haklı olarak Kolordu Kumandanı, geç kalmamızdan ötürü hayatımızdan endişelenmeye başladı. Bizi aramaya bir grup asker çıkarttı. Gerçi Kolordu Kumandanı bizi yakinen tanımaktadır. Maneviyatımızdan ve Mevla'nın bize verdiği özelliklerden haberdar; fakat yanımızdaki kadın ve çocukların hayatından endişeye düştü. Mehmet oğul, askerleri daha fazla yormayalım. Biz yol güzergâhından ayrılırsak çocuklar bizi daha bulamazlar, ta Mardin'e kadar bizi aramaya devam ederler. Onun için önümüzdeki yerlerde mola vermeyelim. Askerimin yorulmasına gönlüm dayanmaz.” deyince, Mehmet Çavuş,
“Kurban, annemiz ve yavrularınız bu sıcakta uzun yolculuğa dayanamazlar, hem himmetinle yol ayrımına iki arkadaşımızı bırakırız. Gelen askerleri alır köye gelirler, onlar da sayenizde hem karınlarını doyururlar, hem de istirahat ederler. Zatınız da köy halkının gönüllerini maddi-manevi şad edersiniz. Bu köyde de halkamız kurulmuş olur…” deyince Efendi Hazretleri:
“Oğul Mehmet, suphanallah! Yüce Yaradan sana muhteşem bir feraset vermiş, bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyorsun… Asıl gayen bir gece daha bizimle fazla geçirmek ve bu vesile ile de köylere tarikatın yayılmasını, insanların nefislerinin elinden kurtulup ıslahı nefs etmelerini istiyorsun.” buyurmuş ve konuşmasını şöyle sürdürmüştür. “Mehmet Çavuş! Bu topraklara manevi tohum serpiyoruz; ama bu tohumların bakıma ihtiyacı var. Ben bu topraklara geri dönmeyeceğim. Bu intisap eden arkadaşlarımızın söze, sohbete; zikre, fikre, ihtiyacı olacak. Sen bunlarla yakinen ilgilenebilecek misin?” Deyince, Mehmet Çavuş “ Sultanım, sayende benim dünya malına ihtiyacım yok, dünya sevgisini de gönlümden sildin çıkardın. Geçimlerini sağlayacak yetişkin çocuklarım var. Ben bundan sonra kalan ömrümde bu topraklara verdiğin emeklerin telef olmaması için var gücümle çalışacağım. Ayın belirli günlerinde; bu yola intisap eden köyleri dolaşarak arkadaşlarımızın yetişmesi için söz, sohbet; zikir, fikir edeceğiz inşallah. Belli zamanlarda da müsaadeniz olursa, arkadaşlarımızı toparlayıp bulunduğunuz mıntıkaya gelerek cemalinizi görüp duanızı alacağız inşallah.” deyince Sultanımız “Oğul Mehmet, ben senden razıyım. Allah, Peygamber senden razı olsun ve bu dakika itibarı ile seni bu havaliye başçavuş olarak görevlendiriyorum.” buyurunca, Mehmet Çavuş ağlayarak “Kurban, en yüce makam sana köle olabilmem… Seni ve sevdiklerini incitmeden bu âlemden ayrılırsam, kendimi bahtiyar addederim.” deyince, Efendi Hazretleri,
“Mehmet korkma, hiçbir zaman daralma, ne zaman ismimizi seslenirsen biiznillah himmetimiz seninle olacak. Madem bu sorumluluğu üstüne alıyorsun, korkma her daraldığında İmam Ali'nin ruhaniyeti sana yardımcı olacak, çok huzurlu ve rahat bir dünya hayatın olacak, günlerin nurlu ve feyizli geçecek.” buyurunca, Mehmet Çavuş keyiflenmiş ve cezbeye gitmiş, yaklaşık on dakika boyunca baygın bir halde kalmıştır. Efendi Hazretleri arkadaşlara dönerek "Bizimle manen birlikte olan Şeyh Necmeddin Hazretleri, Mehmet Çavuş’a teveccüh etti. Çavuş bundan sonra daha zapt olmaz. Cezbesi bundan sonra bu halde olur, yanında olan arkadaşlarımız Mehmet Çavuş'a zahiren sahip olsun ki etrafa zarar vermesin…" demişti. (Derviş cezbeye gider ise yanında yakınında bulunan cezbeye giden arkadaşına sahip olmak ile mükelleftir. Çünkü cezbe anında derviş kendi kendinden geçer ve müstağrak (manevi) bir âlem içinde olur…)
Bir süre sonra kendine gelen Mehmet Çavuş, atın üzerindeki Efendimizin ayaklarını öpmüş ve “Bu himmet, hidayet senin sayende olmaktadır. Yoksa ben nerenin itiyim? Ömrüm, nefsime; nefsinin, şeytanın emrinde olan kullara hizmet ederek, desinlerin peşinde koşarak geçiyordu. Sayende hayvanî sıfatlardan kurtulmaya çalışıyorum. Nazarını üzerimizden eksik etme kurban.” dedikten sonra “Efendi müsaade buyurursan ben artık önünüz sıra köye varıp hazırlık yapayım. Bu köyler sizi tanımıyorlar.” demiştir. Efendi Hazretleri de “Olur Mehmet oğul!” demiştir. Mehmet Çavuş, gelen müfrezeyi karşılamak üzere iki arkadaşını yol ayrımına nöbetçi olarak bırakmıştır. Kendisi, o ahalide zahiren çok tanınan bir ağadır ve bölgede hatırı sayılan bir insandır. Yanına üç arkadaşını alarak hızla köye doğru yola koyulmuştur.
Efendi Hazretleri ve yanındaki kafile Mehmet Çavuş'un arkası sıra köye doğru hareket ederken Sultanımız “Zaman olsa bu havaliyi tek tek dolaşıp söz sohbet etsek! Biiznillah tek bir kul bırakmam, kökünü halkaya dâhil ederim! Suphanallah, yaratılışları dervişliğe çok uygun…” buyurmuştur. Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra Sultanımız ve yanındakiler köye vasıl olmuşlardır.
Makale; Gavsul-sakaleyn Es-Seyyid Şeyh Osman Nuri Hazretlerinin torunu Es-Seyyid Osman Nuri Ölmeztoprak tarafından, Şeyh Osman Hazretlerinin oğulları Es-seyyid Muhammed Arif ve Es-Seyyid Muhammed Latif Efendinin nakilleriyle kaleme alınmıştır.
Hizirlayolculuk.com