Müzik aletleriyle Allah’ı zikretmek bidattır, uğursuzluktur…
Günümüzde bazı tarikat dergâhlarında, zikrullah için toplanılan kimi mekânlarda, kendilerine Kadiri, Mevlevi, Rufai, Cerrahi adını veren sufiler, def, kudüm, ney gibi müzik aletlerinin eşliğinde Allah’ı zikrediyorlar. Bu tarz zikir videolarını, sosyal medyada yayınlıyorlar. Zikir halkasında, müzik eşliğinde, eli kulağa atıp bas bas bağırarak maneviyatın büyükleri üzerine ağıt yakıyor, ilahi namı adı altında kasideler söylüyorlar ve böylesi ayinler, zikir meclislerinin bir parçası oluyor…
Burada şöylesi bir soru hatıra geliyor: “Bir araya gelip Allah’ı zikretmek ibadet midir eğlence midir?” Doğal olarak hiç kuşku yok ki bir ibadettir…
Bir başka soru: “Kuranda ve Peygamberimizi sünnetinde def, ney, kudüm ve diğer müzik aletleriyle Allah’ı zikretmenin delili var mıdır?” Hayır...
Bir ibadet şekli ki Kuran'da ve Peygamberimizin sünnetinde yer almaz, o ibadetlerin tümü bidat işlerdendir. Her bidat bir sapkınlıktır, dinde aşırılıktır. Bazı İslam âlimlerinin “kötü bidat, güzel bidat “ ayrımları da kesinlikle kabul edilemez. Bidatların iyisi kötüsü olmaz, bidat bidattır…
Bu yüce din, Peygamber efendimizle kemal bulmuştur… İslam’ın özünde olmayan Kuran ve sünnetle bağdaşmayan ibadetler icat etmek “Bu yüce din Peygamberimizle –haşa- kemale ermemiştir, bazı yerleri noksan kalmıştır, onu da biz tamamlayarak kemale erdirdik...” anlamına gelir ki böylesi bir düşünce insanı küfre götürür… İslam’ın hükümlerini kendi heva ve heveslerine göre yorumlayan ve zorlama delillerle böylesine bidat muamelelere ruhsat verenler, Peygamberimizin rehberliğini inkâr eden biri hükmüne düşerler… Bu ise hiç kuşkusuz insanı helâke götürür…
“Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (Enam süresi (6), 38).
En yüce zikrullah, “farz namazlarını kılmak”, bu yolla da Allah’ın nurunu almaktır… Farz namazlarının yanında, topluca zikir yapmanın feyzi, okyanusta damla misali kalır… Namazın hakikatini anlamayan bir kısım sufiler, neşeyi, zikir halkalarındaki raksta aradılar… Bu halkalarda vecde gelmek için dahi; def, ney, kudüm gibi müzik aletlerinden yararlanıp bidat bataklığına saplandılar… Delaleti boyladılar.
Üstün Nakşibendilik yolu; Kuran ve sünnet çizgisinde bir ibadeti esas alır… Kuran ve sünnette sabit olmayan her türden bidat ibadetleri reddeder…
Kuranla, Peygamberimizin sünnetiyle sabit olmayan bir ibadet şekline, kimi İslam âlimlerinin ve şeyhlerin ruhsat vermesi kesinlikle kabul edilemez. Zikir halkalarında def çalmak, ney üflemek, kudüm çalmak, müzik çalmak kesinlikle bidattır ve böylesi ibadetlerin tümü insanı helake götürür… Bir ibadette ölçü; Kuran'dır, Peygamberin sünnetidir… Kimi İslam âlimleri ve şeyh efendiler kesinlikle İslam’da ölçü değildir, olamaz da…
Herhangi bir ibadet şeklinde anlaşmazlığı düşüldüğünde Kuran'a ve Peygamberimizin sünnetine bakmak gerekir… Bidatlara ruhsat veren ve bunları hoş gören kimi İslam âlimleri ve şeyhler kesinlikle ölçü değildir…
“Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir." (Nisa suresi, 59. ayet).
Kuran yolu, dosdoğru bir yoldur. Kuran'a aykırı olan ibadetlerin tümü bidattır, delalettir… Bidat ibadetler, birliği beraberliği bozar ve her bidat özünde uğursuzluk taşır…
“İşte bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyun. Sizi Allah yolundan ayırıp, parçalayacak yollara uymayın.” (Enam suresi (6), 153).
Bidat olan ibadetlerin her türlüsü delalete götürür. Bidat olan ibadetlerde; nur, feyiz ve bereket yoktur.
“Muhakkak ki, en güzel söz / sözlerin en güzeli Allah’ın kitabıdır. Hedyin / yol gösterici rehberlerin en güzeli, (Hz.) Muhammed’in rehberliğidir. İşlerin en kötüsü sonradan icat edilenlerdir (bidatlardır). Her bidat dalalettir” (Müslim, Cuma, 13; İbn Hacer, X/511).
Zikir meclislerinde def çalmak, ney üflemek, kudüm çalmak boş işlerdendir ve bidattır. Kuran'da ve Peygamberimizin sünnetinde böylesi bir ibadet tarzı yoktur…
“Kim benim bir sünnetimi ihya ederek insanların onunla amel etmelerine vesile olursa, o insanların kazanacağı sevaplardan hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının bir katını almış olacaktır. Kim de bir bidat icat ederek onunla amel edilmesine sebep olursa, o bidat ile amel edenlerin yüklenecekleri günahlardan hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir katını yüklenmiş olacaktır” (İbn Mâce, Mukaddime, 15).
Kuranda ve Peygamberimizin sünnetinde yeri olmayan defle, neyle, çalgıyla Allah’ı zikretmek haramdır, bidattir, uğursuzluktur… Böylesi bidatleri hoş görüp onaylamak ise insanı küfre götürebilir…
Namaz bir ibadet şeklidir. Ney üfleyip, kudüm, def, çalarak namaz kılan ve buna ruhsat veren bir kimse dinden çıkıp kâfir olur. Böylesi bir muamelenin adı dahi bidat olur... Aynen öyle de zikretmek dahi bir ibadettir… Neyle, kudümle, defle zikretmek kesinlikle bir ibadet şekli olarak kabul edilemez, böylesi bir uygulama, Kuran ve sünnetle bağdaşmamaktadır…
Bidatların her türlüsünü, kötüsünü de iyisini de, kesinlikle reddediyoruz. Bidatlerden uzak kalıp, Kuran ve sünnet çizgisinde Allah’ı zikretmenin yüce bir değer olduğunu düşünüyoruz… Kuran ve sünnet çizgisinden kalıp, bidatlardan kaçınıp Allah’ı zikreden Müminler içinde yer almanız dileğiyle…
Ferhat Saul Aaron
Hizirlayolculuk.com