top of page

Ferhat Saul Aaron ile, Mustafa Kaya takma ismiyle, Hızır Dokunsun Rüyalarınıza, Size Bir Sır Vereceğim kitaplarını yazan aynı kişi midir? Eğer bu bir sır ise af dilerim… (Müge)

Mustafa Kaya; Kilis Söğütlü köyünde dünyaya gelmiş. Eğitimci, şair ve yazar. Gazi üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinden mezun olmuş. Birçok ilde öğretmenlik yapmış. Mustafa Kaya’nın şiirleri Türk Edebiyatı, Aksu gibi dergilerde yayımlanmış. Bu dergilerde mitoloji, sanat ve sanat tarihi alanlarında makaleler yayımlamış. Yazar, roman çalışmalarının yanı sura müzik ve resim ile de ilgilenmiş. Edebiyat alanında, birçok kuruluşta üyeliği bulunmakta…


Bazı kitapları: Gözlerine Sığınma Vaki, Tutundum Gözlerine, Rüya Avcısı -Size Bir Sır Vereceğim, Teniste Beceri ve… Türkçe Öğrenme ve Öğretim, Haccı Anlamak, Hızır Dokunsun Rüyalarına, Su Kanunu gibi eserleri bulunmaktadır…


Soruda ön gördüğünüz gibi Mustafa Kaya, takma ad (mahlas) kullanan bir yazar değil, gerçek bir kişiliktir. Ferhat Saul Aaron, herhangi bir mahlasla (takma adla) eser yazmamaktadır...


Mustafa Kaya; velayetin ledün sırlarına ulaşmış ve bu sırların derinliğiyle eser yazan bir isim değil. Hızır Dokunsun Rüyana, eserinde İslam’la bağdaşmayan pek çok hurafe bilgiler var. Söz konusu eserde, Âdemoğullarından Habil - Kabil olayı anlatılır. Bu kitapta Kabil’in Allah’a, kurban olarak domuz sunduğu, Allah’ın bu yüzden domuzu haram kıldığı naklediliyor… Bu bilgiler, İslam’la bağdaşmayan hurafe çıkarımlar. Eserde, buna benzer bolca hurafe ve yalan yanlış bilgiler var…


Size Bir Sır Vereceğim adlı kurmaca romanın konusu, Amerika’da birkaç iş adamının New York manzaralı lüks bir lokantada oturup muhabbet etmesiyle başlar. Kitap, roman kahramanlarından Dr. Hulusi karakterinin “Size bir sır vereceğim…” ile başlayan cümleleri üzerine kurulmuş. “Niyazi Mısri, Opr. Dr. Münir Derman, Hızır aleyhi selam gibi birçok şahsiyet hakkında bilgiler aktarıyor. Çin’deki Türk piramitlerinin sırrı, Barış Manço’nun şarkısının sırrı, Osman Bey’in kılıcı, rüya âlemi, sahabeler, kuantum fiziği ile tasavvuf arasındaki sır, kâinatta ses ve görüntünün kaybolmayışındaki sır, su ve birçok bilgiden bahsediyor. Size Bir Sır Vereceğim eseri, roman tekniği bakımdan son derce zayıf ve başarısız... Romanda, birbirinden kopuk, İslam’la bağdaşmayan, Hızır Aleyhi selam gerçekliğiyle örtüşmeyen bolca yalan yanlış bilgiler ve hurafeler aktarılmış… Eserin hem roman tekniği hem de İslami gerçeklikten kopuk inatçı sorunları var…


Size Bir Sır Vereceğim romanında, belli gecelerde buluşan iş adamları, yurt dışında, kendi ülkelerini temsil ederler. Bu muhabbetlerine renk katan isim ise Dr. Hulusi Bey’dir. Dr. Hulusi, roman karakterlerinin çok saygı duyduğu ve sevdiği, tonton dede görünümlü biridir. Dr. Hulusi 77 yaşındadır, çok donanımlı bir karakterdir. Dr. Hulusi, hocasından öğrendiği bilgileri, sohbet ortamındaki diğer insanlarla paylaşmaktadır. Dr. Hulusi, yalnızca tıp alanında değil, tasavvufi alanda da çok donanımlı bilgiye sahiptir. Dr. Hulusi, hocasından aldığı derin bilgileri bu masada oturan insanlarla paylaşmaktadır. Bu paylaşımlar sırasında, eskilerden konuştuğu anlarda, gözleri dolup ağlamaklı olmaktadır…


Romanda, Dr. Hulusi karakteri, Opr. Dr. Münir Derman’ın berbat bir kopyasıdır ve onu simgelemekte… Dr. Hulusi'nin gizemli Derman’ın hocası Ömer İnan’dan başkası değildir. Dr. Hulusi roman karakterinin Dr. Münir Derman’ı simgelemesi, onun adına yalan yanlış şeyler söylemesi, söylemediği sözleri söylemesi kesinlikle kabul edilemez. Bu, çok büyük bir vebalidir. Size Bir Sır Vereceğim eseri, bana son derece komik geliyor. Yazarına gülmekten kendimi alamıyorum. Ricalül gayp Kırklar evliyası Dr. Münir Derman nerede, Size Bir Sır Vereceğim roman karakteri Dr. Hulusi nerede? Aralarında hiçbir ilgi yok! Opr. Dr. Münir Derman’ın hiç söylemediği sözler, Size Bir Sır Vereceğim romanda Dr. Hulusi karakterine söyletiliyor ve bir gizem oluşturulmaya çalışılıyor. Amaç ne? Kitapları çokça satılan gizemli bir yazar olmak ve ünlenip çok para kazanmak… Opr. Dr. Münir Derman Allah’ın yüce bir evliyasıdır Kırklar velisidir… Örtülü olarak da olsa romanlara dâhil edilmesi ve söylemediği sözlerin roman karakterine yalan yanlış söyletilmesi kabul edilemez, çok büyük bir vebaldir… Mutlaka bunun hesabını sorarlar öteki dünyada…


Yazarın, Su Kanunu Bir Hızır Öğretisi romanı, ansiklopedik bilgiler kategorisine daha yakın… Roman tekniği bakımından, son derece başarısız bir yapıt. İnsanlık tarihi boyunca fizyolojiyi ve maneviyatı önemli ölçüde etkileyen, doğayı dönüştüren ve saflığına karşın gücü ile şaşırtan suyun mucizevi bilgileri; kitabın içeriğinde geniş yer tutuyor. Eserde suyun hem insan vücuduna olan faydalarından hem de su kanunlarının insanın kaderi üstündeki dönüştürücü etkilerinden söz ediliyor. Laboratuvar ortamında analiz edilen çalışmaların yanı sıra; ayetler, gizli ilimler ve hadislerle de eser içeriği zenginleştiriliyor.


Su Kanunu Bir Hızır Öğretisi romanı, Dr. Münir Derman’ın Su adlı eserinden aşırılmış bilgilerle dolu… Kaynak verilmeksizin oradaki bilgiler aktarılmış… Bununla kalınsa iyi, işin içine bir Hızır Aleyhi selam katılmış… Gizem ve güven oluşturulmaya çalışılmış… Oysa ortada ne Hızır aleyhi selam var ne de Hızır Aleyhi selamı gören yazar Mustafa Kaya, ne de Hızır Aleyhi selamın su öğretisi… Söz konusu eserde, hurafe rüzgârları esiyor…


Yazar Mustafa Kaya, velayet derinliği olan, ledün ilmine mazhar biri değil… Normal, halkımın insanı bir yazar. Eserleri, İslam’la bağdaşmayan hurafe bilgilerle dolu… Filozof yazar görselliği veriyor; ancak filozoflukla da uzaktan yakından ilgisi yok… Oktan Keleş, Ahmet Hulusi çizgisinde gidiyor ve görüngü (fenomen) olmayı amaçlıyor. Toplumun ilgisini çekecek konuları ele alıp bunlara gizem katarak kitaplarının çokça satılmasını, bu yolla da çok para kazanmayı umuyor. Bu amacına da ulaşmış gibi duruyor. Oktay Keleş, Bir Meczubun Rüyası adlı eserinde Hızır aleyhi selamı –haşa- konuşturur… Güya o bilgileri Hızır aleyhi selam kendisine vermektedir. Bu eser, bir anda çok satan görüngü (fenomen) kitaplar listesine girdi… Tıpkı Mustafa Kaya’nın eserleri gibi… Oysa ortada ne Hızır Aleyhi selamı gören Mustafa Kaya var ne de Oktan Keleş… Her iki yazarın da eserlerine konu edilen Hızır, tümüyle gerçek dışıdır, ne onu görmüş ne de ondan bilgi almışlar… Mistik hezeyan türünden düşünceler…


Yazar Mustafa Kaya’ya, bizim ilgimizi çekmiyor ve kendisi bize güven vermiyor. Çünkü yaşadığı, deneyimlediği şeyleri anlatmıyor. Derleme, toplama, hurafe bilgileri harmanlayıp eser yazmış… Amaç; toplumun ilgisini çekmek, parmakla gösterilmek, baş tacı edilmek, ünlü biri olmak ve çok para kazanmak…


Sözlerimi; umut taciri, yaşamadığı, bilmediği, deneyimlemediği şeyleri yazıp ünlenmeyi, piyasa yaparak bu yolla zengin olmayı amaçlayan kimi yazarlara bir yanıt niteliğinde olan Opr. Dr. Münir Derman’ın şu sözleriyle noktalıyorum.


“Bu asırda dünya münafık ve sahtekârlarla dolu! Dikkat et! Sana senden içeri olan o (Ben) gösterendir. Lâf ile olmaz! Söylerler, bağırırlar. Haykırırlar. Kitap yazarlar… Tarikat, marifet, hakikat, hâlâ bağırıyorlar... Amma bunlar nedir? Ne bilen var, ne gören ne de fayda bulan... Gülerim bu gibi zavallılara… “Sen biliyor musun efendi? desen “Bundan şüphen mi var be salak!” derler. Bu lâfları dillerinde geveleyen binlercesi var… Her mahallede. Her kesitte… Koş peşine! Öp elini! Uğraş beyhude... Ona ev al! Kavurma yağ götür! Para ver! Ne yaptığının farkında mısın? Zavallı yaratık... Kelâmullah ve Resulü Ekrem sana kâfi değil mi? Ahseni takvim olduğunu unutma. Kendi kendini bilmediğin kendine, kendini rezil etme, yazıktır!”


Selam ve duayla…

Süreyya Hadi Ülker

© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page