top of page

Günümüzde, kimi tarikat ve medreselerde kız çocuklarının lise-üniversite okumalarına izin verilmiyor. Medreselerde, dergâhlarda eğitim görmeleri isteniyor. Kız çocuklarının bir işte çalışmaları da yasaklanıyor. Genç kızlara biçilen rol; evinde otur, eşine ve çocuklarına hizmet et, tarzında… Bazı tarikat şeyhlerinin, medrese âlimlerinin böyle yapma nedenleriyse, lise-üniversite ortamlarında günahın, zinanın yaygınlaşması, kızların namusuna bir zeval geleceği düşüncesidir. Ayrıca kızların kara çarşaf giymelerini, kara çarşaf giymenin de İslami bir kıyafet olduğu ön görülmekte. Kimi medrese âlimlerinin ve tarikat şeyhlerinin kızların okumalarını ve bir işte çalışmalarını yasaklamaları; Kuran ve sünnetle bağdaşıyor mu? Ayrıca kadınların kara çarşaf giymeleri İslami bir kıyafet tarzı mıdır? Teşekkürler. ( F, Fatma)

İslam’da ölçü, Kuran ve sünnettir. Kuran’da ve Peygamberimizin hadisinde yer almayan fikirlerin ardında; çoğunlukla sağdan yanaşan şeytan olur. İslamiyet öncesindeki Arap erkekler, kız çocuklarının dünyaya gelmesinden nefret ederlerdi. Namus ve iffetine düşkün olan bu Arap erkeklerin gerekçeleriyse savaşlarda kız çocuklarının esir düşüp cariye olması, esir pazarlarında bir köle olarak satılması gibi kaygıları vardı. Bunların yanı sıra, erkeklerin soyu devam ettirip savaşabilecekleri, kızlarınsa bundan mahrum olduğu, evlenip bir başkasının soy bağında kaybolup gideceği fikirleri… Bu düşüncelerden dolayı Arap erkekler, dünyaya gelen kız çocuklarını diri diri toprağa gömerek öldürme yolunu seçmişler. Peygamber efendimiz; Kuran-ı Kerim’in rehberliğinde, kız çocuklarını aşağılanan değersiz varlıklar olmaktan kurtarmış, toplumda saygın bir yer edinmelerini sağlamıştır…


Âlemlere rahmet olan yüce Kuran-ı Kerim’de ve Peygamber efendimizin buyruklarında, kız çocuklarının okumasını, çalışmasını yasaklayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Kızların, okuyarak bir işte çalışmaları halinde, namuslarına zarar ilişeceği fikri, Kuran-ı Kerim’e tümüyle aykırıdır.


Bir ülkenin milli zenginliği, yalnızca yeraltı servetiyle değil, üstün yetenekli beyinlere verilen eğitimle de ilgilidir. Bütün toplumlarda yüzde 2,5 civarında üstün zekâlı, 10 binde 1 de deha çapında çocuklar bulunur. Bu konuda aşağı yukarı her toplum eşit düzeydedir. Üstün yetenekli çocuklar, bir ulusun en önemli milli servetidir. Kız çocuklarına okumayı yasaklarsanız, bu milli serveti heba edersiniz. Günümüzde, kimi tarikat ve cemaatlerin; üniversite okumalarını yasakladıkları kız sayısı elli bini aşkın… Bunlar arasında, istatiki olarak, en az beş bin üstün yetenekli ve onlarca dahi kız var. Bu kızlara üniversite okumayı, çalışmayı yasaklıyorsunuz, gerekçe nedir? Üniversitede ortamlar çok bozuk, kızlar kötü yollara düşüp zina edebilirler. O kızlar şimdi ne yapıyorlar? Üniversite okumuyorlar, bir işte çalışmıyorlar… Medresede, dergâhlarda eğitim görüyorlar… Evleniyorlar, kocalarının ellerine bakıyorlar. Oysa o kızlara İslami bir bilinç verilse ve iffetlerini muhafaza ederek üniversitede okusalardı, hem sosyal çevreye hem de ülkeye olağanüstü katkıları olurdu… Kuran-ı Kerim’in, Peygamber Efendimizin yasaklamadığı bir şeyi; günümüzdeki kimi şeyhler, âlimler yasaklıyorlar. Bunu da İslam adına yapıyorlar, onlara cenneti vadediyorlar. Bunlar, İslam dışı aşırılıklardır ve bağnazlıktır…


Dilerseniz bunu bir isim üzerinde somutlayalım. Örneğin Sayın Selçuk Bayraktar, üniversite okumasaydı ne olurdu? Selçuk Bayraktar on bin kişide bir görülen bir dehaya sahip yani üstün zekâlı birisidir. Yüksek lisans sonrası Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde insansız hava araçlarının agresif manevra kontrolü üzerine burslu olarak ikinci yüksek lisansını tamamlamış. Bu süreç içerisinde Profesör George Pappas ve Profesör Eric Feron'un asistanı olarak çalışmış. Dünyada ilk kez yapılan İHA formasyon uçuşu deneyleri, yer ve havada koordineli robot takımları, uçuş kontrol ve güdüm sistemleri hakkında bilimsel çalışmalar gerçekleştirmiş. Türkiye şu an SİHA ve İHA teknolojisinin dünyadaki önemli bir merkezi durumunda… Selçuk Bayraktar, on binlerce insanın rızkına vesile oluyor, bu SİHA ve İHA’lar vatanımızın bağımsızlığına büyük katkı sağlıyor, bu araçlar düşmanlara korku salıyor, teröre büyük darbe vuruyor, ülkeye milyarlarca dolar döviz girdisine, ekonominin gelişimine katkı sağlıyor… Şayet Selçuk Bayraktar’a bir şeyh efendi şöyle deseydi: “Üniversitede ahlaksız bir ortam var, zinaya düşebilirsin, üniversite okuma, medreseye devam et.” Selçuk Bayraktar da öyle yapsaydı, şu an Türkiye SİHA ve İHA’dan mahrum kalırdı. Düşmanlar üzerimize yürürdü, terör her yere yayılırdı vb. Benzer durumu üniversitede okumaları engellenen on binlerce kız için siz hayal edin. Şayet o kızlar, üniversite okusalardı mühendis, doktor, öğretmen olarak ülkeye çok değerli katkılar sağlayabilirlerdi. Kimi âlimlerin ve şeyhlerin İslam’a aykırı düşen saçma fikirleri yüzünden on binlerce üstün yetenekli kız, bilimden uzak, medreseye kapanmış bir vaziyette ve buna bağlı olarak da üstün yetenekleri yok olmakta. On binlerce üstün yetenekli kız, kimi şeyhlerin İslam’a aykırı olan saçma fikirlerinden dolayı heba olup gidiyor… Müslümanlar, kimi şeyhlerin, mollaların İslam’la bağdaşmayan buyruklarını değil; Kuranı Kerimi ve Peygamber efendimizi dinlemeliler. İffetlerini muhafaza ederek de üniversite okumalılar, çalışmalılar ve ülkemizin gelişimine harika katkılar sağlamalılar.


Kuranın ilk emri “oku” ayetiyle başlar ve bütün bilimler, Allah’ın Âlim esmasının mükemmel kudretinin kusursuz tecellisi ve kanunudur. Aslında her bilim kendi lisanıyla Allah’ın kusursuz ve mükemmel kudretini haykırmaktadır. Matematik de, kimya da, fizik de, biyoloji ve diğer bilimler de öyle…


Peygamberimizin eşi Hatice validemiz, ticaretle uğraşmıştır, hatta ticaretle uğraştığı için de kendine “Tacire” lakabı verilmiştir. Şam'a gönderdiği kervanların birine başkan olarak da Peygamber efendimizi tayin etmiştir ücret olarak da normalde bir Kureyşliye ödenen miktarın iki katını vermiştir.  Medrese âlimlerine ve kimi şeyhlere sormak gerekir: “Hani İslam’da kadın çalışamazdı? Kuran-ı Kerim’den ve Peygamberimizin buyruğundan bir örnek gösterebilir misiniz, kadınlar okutulmamalı çalışmamalı!, diye…


Velayette önemli olan günahlara girmemek için toplumdan soyutlanıp bir eve, medreseye, dergâha kapanmak değil; önemli olan toplumun içinde kalarak Allah’a yürümektir. Din de bunu emreder.


İslami kıyafete gelince, İslam’da, İslami kıyafet diye bir şey yoktur. Kuran-ı Kerim’de ve Peygamberimizin hadislerinde bir bayanın nasıl örtüneceğinin sınırları vardır. Bu sınırlara riayet eden bir bayan İslam’ın tesettür emrini yerine getirmiş olur… Kara çarşaf giymek, İslami bir kıyafet değildir, tıpkı tesettürlü çağdaş kıyafetler giymenin de İslami bir kıyafet olmadığı gibi… Alemlerin Rabbi olan Allah’ın bayanlardan istediği şey örtünmede İslami sınırlara riayet etmeleridir. İsteyen çarşaf giyer isteyen tesettür kıyafetleri, isteyen başka bir kıyafet; ancak bunların hiçbiri, İslami kıyafet olarak nitelendirilemez, çünkü İslami kıyafet olarak ön görülebilecek simgesel bir kıyafet yoktur.


“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve cariyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!” Nur Suresi, 31. Ayet.


Anlattıklarımızın en doğrusunu Âlemlerin Rabbi olan Allah bilir…


Selam ve duayla…


Süreyya Hadi Ülker

Hizirlayolculuk.com

© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page