Selamun aleyküm. Risale-yi Nur talebesinin bir mürşid-i kâmile intisap etmesi gerekli midir? Bedüzzaman Hazretleri mürşid-i kâmil midir? Nur talebesi olan biri, tasavvuf yoluna girmeli midir? Allah celle celaluhu sizden arzı olsun, âmin. – Y, Fatih
“Cihân-ârâ cihân içindedir ârâyı bilmezler
Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler...”
- Hayalî
Âlemlerin Rabbi olan Allah, yarattığı kullarının fıtratlarına uygun, veliler ve İslâm âlimleri göndermiş. Bu, bir bakıma evliliği benziyor. Kız olsun, erkek olsunlar, evlenmek için pek çok kişiyle tanışıp görüşürler. Derken, biraz zaman isteyip kalplerinin sesini dinlerler. Sonra her ne olursa olur, taraflardan biri, evlenmek için karar verdiği insandan soğuyup ayrılır. Derken bir başka kişi ile görüşür, o insan, kalbine çok sıcak gelir ve kendisiyle evlenir… Evlenenler, bazen mutlu, bazen de mutsuz olurlar. Kimileri bu duruma katlanır, kimileri de ayrılır… İşte, herhangi bir cemaate girmek de böyledir… Gönlünün sesini dinle…
Seyda Bedüzzaman Said Nursi Hazretlerinin değerini bilmeyenlerin başında, bizzat Risaleyi Nur talebeleri geliyor. Bedüzzaman Hazretlerini anlayamıyorlar, anlamış gibi yapıyorlar. Çünkü o mübarek evliyayı anlama kapasiteleri; ancak o kadarına yetiyor…
Şayet Bedüzzaman Hazretleri bir mürşid-i kâmil değilse, dünyadaki hiçbir evliya mürşid-i kâmil değildir. Seyda Bedüzzaman Hazretleri hem ricalül gayp dairesinde, hem velayet caddesinde, hem de hakikat mesleğinde ardışık olarak iç içe velayet sırına sahip olan ender bir evliyadır ve hakiki bir mürşid-i kâmildir.
Rical’ül gayp velayetinde, Seyda Bedüzzaman Said Nursi Hazretlerine Kırklar desen, ondan da öte, On İkilerden desen, onlardan da öte, Yedilerden desen onlardan da öte, Üçlerden desen onlardan da öte… Gerisi? Gayp…
Tarikat velayeti sahasında, Seyda Bedüzzaman Said Nursi Hazretlerine, Kutup desen ondan öte, Kutb’ul Medar desen ondan da öte, Kutb’ul Haras desen ondan da öte… Ferd-i Ferid makamında bir evliya desen ondan da öte, Makam-ı Mehdi desen işte dur orada…
Seyda Bedüzzaman Said Nursi Hazretleri, hakikat velayetinde de en zirve noktadadır ve çok yüce bir insan-ı kâmildir. Risaleyi Nurları; gaybi âlemden, sünuhatla, vehbi olarak ilm-i ledünle kaleme almış… Yani bu eserleri kendi ilimi ve aklıyla düşünüp yazmamış…
Risaleyi Nurları, yüz bin Nur talebesi okur, ama içlerinden yalnızca bir iki kişi Husrev, Hafız Ali mertebesinde olur. Olsun… Hakiki Risaleyi Nur talebeleri imansız olarak ötelere gitmezler. Bu da sizce iyi bir şey değil mi? Daha ne olsun? Tarikatlarda da durum böyledir. Yüz bin kişi tarikata intisap eder, içlerinden yalnızca bir ya da iki kişi veli olur... Gerisi? Hakiki sufilerse, imanla bu dünyadan göçüp giderler… Bu da iyi bir şey değil mi?
Teberrüken diye bir kelime duydun mu hiç? Arapça bir kelimedir. Türkçe karşılığı, geçici olarak, emaneten, mutlu olsun diye, uğur sayarak anlamlarına gelir…
Bizim itikadımıza göre bir Risale-yi Nur talebesi kendi mesleğinde mutluysa, gönlü huzurluysa tarikata girmesine hiç gerek yoktur. Şayet tarikata girerse çok ayıp etmiş olur… Neden? Şu an, dünyada Seyda Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin velayet makamında herhangi bir evliya yok da ondan… Bu yüce evliyanın yolundan ayrılıp tarikata intisap eden Risaleyi Nur talebeleri, güneşi bırakıp mum ışığına gitmek kadar saçma ve anlamsız bir tutum sergilemiş olurlar. İmam Ali Hazretleri, Gavs’ul Azam Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretleri dahi hakikat velayeti mesleğiyle Risaleyi Nur talebelerine kol kanat gerip dua ve himmetleriyle kendilerine yardımcı oluyorlar. Yani Risale-yi Nur talebelerinin arkaları kesinlikle boş değil…
Ehl-i tarikat sufileri, Risale-yi Nurları teberrüken okuyabilirler. Bir Risale-yi Nur talebesi gibi bu eserleri okumaları kesinlikle kendilerine önerilmez; çünkü yoldaki evliyalar kendilerine zarar verirler… Tarikat evliyaları, velileri çok kıskançtırlar, böylesi bir muameleyi kesinlikle hoş karşılamazlar. Muhtemelen Risaleyi Nurları okuyan o sufiyi manevi olarak vurarak evini başına yıkarlar… Herkes kendi mesleğini, kendi işini yapmalı, kendi yoluyla mutlu olmalı… Her gül dalında, herkes yerinde güzel…
Anlattıklarımızın en doğrusunu; yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah bilir.
Süreyya Hadi Ülker
Hizirlayolculuk.com