top of page

Bulunduğum ilde, bir türbe ziyaretinde, tanıştığım elimi tutup euzubesmele çektikten sonra 2- 3 saat aralıksız olarak benimle konuşan ve bu konuşmayı da kendisinin yapmadığını, kendisine söyletenin olduğunu, hatta ara ara yaka silkerek “Ne kadar da alacaklıymışsın bizden…” diyerek konuşmasına devam eden, tam manasıyla beni bana anlatan ve o dönemlerde çok zorlandığım bir imtihanımda bana çok büyük faydası dokunan, yaşadığım imtihanı tüm detaylarıyla bilip oluş sebepleriyle detaylıca açıklayan biriydi… 5- 6 dervişi olan, şeyh olduğunu iddia eden, kendi tabiriyle “Yirmi yedi yeşil sarıklı arkamda.” diyen bir insandı… İmtihanda olduğum dönemde beni aydınlattıktan sonra “Sıkıntıya girersen, benim yüzümü tefekkür et sıkıntı halas olur.” demişti ve o geceden sonra yaklaşık altı ay beraberliğim oldu, tövbe aldım kendisinden… Seyyid olduğunu iddia ediyordu, defle yaptığımız zikirlerde inanılmaz cezbe halleri, manevi haller yaşadım… Gördüğüm rüyalardan tutun, en yalnız olduğum zamanlarda dahi aklımdan geçen düşünceleri, 3-5 sene önce ettiğim duaları, şimdiki zamanda yaşadığım hadiseleri sebepleriyle birlikte bana anlatıyordu… Kaderi olarak her şeyi bildiğini; ancak her şeyi anlatamayacağını, çünkü imtihanın anlamı kalmayacağını söylüyordu… Asla cevaplamadığı soru yoktu… Gerek hadis, gerek kuranı Kerim, gerekse de kalpten geçenleri aynı anda ışık hızıyla yakalayıp onun üzerinden sohbeti sürdürecek kadar inanılmazdı… Ve sürekli euzubesmele okuyordu, kendi zannımca şeriatı bildiğini düşünüyorum… Çok insanla tanıştım manevi olarak görevli olduğunu iddia eden; ama bu bahsettiğim şahıs bambaşkaydı… Şeriata muhalif yanı; namaz kıldığını hiç görmedim ve “Benim yanımda namaza ihtiyacınız yok! Namaz işin cilvesi…” demişti. “ Şeyh bile olsan ödenmesi gereken bedeller vardır, şeyhler bunu öder kendi canıyla… Dolayısıyla benim sizin adınıza ödediğim bedele karşı, sizden tek beklentim benim ve çocuklarımın rızkını temin etmeniz…” Diyordu. Ve bunu her defasında açık açık “Bu iş böyle…” diyerek dillendiriyordu ve ondan tövbe alıp intisap eden tanıdığım yirmi kişiden 6- 7’si eşinden ayrıldı ve maddi olarak zora girdi, birkaçı da eşinden ayrılacak duruma geldi, sonra kendisinden ayrıldılar, aile hayatları düzeldi… Ama, inanılmaz şeylere şahit oldum onda… Bir örnek: Yoğun bakımda yatan bölgede tanınmış bir iş insanını kamerayla kayda aldırıp bir dakika içerisinde yoğun bakım servisinden çıkartıp taburcu ettirdi… Tabi maddi bedel karşılığında… Zaten telefona kaydettirmesinin sebebi, ona ödenecek maddi tutardan vazgeçilmesini engellemekti… Bu ve buna benzen sayfalar sürecek ilginçliklere şahit oldum… Sonrasında namaz kılmaması, para talep etmesi, aşırı sigara kullanması, ama sigara meselesini hiç dikkate almadım, gibi gördüklerim karşısında ve ailemde bana birden düşman kesilenlerin bana fiziksel zarar verebilecek duruma gelmeleri ve tam o esnada beni arayıp “Askerlerim orda mı ne yapıyorlar?” gibi şeyler söylemesinden dolayı onunla irtibatımı kestim… Çok eskiden tanıdığım Şeyh Osman Nuri, Şeyh Ali Hazretlerinin ders vermeye yetkili dervişlerinden bir büyüğüm “Kesinlikle uzaklaş ondan!” diye beni uyarmıştı… Şimdi, Şeyh Osman Nuri, Şeyh Ali Hazretlerinin dersine devam ediyorum; ama o dönemde o imtihandan beni çıkarması ve diğer etkileriyle aklımdan çıkmıyor… Her ne kadar uzak kalsam da acaba o hak mıydı? Ben mi yanlıştım ki kendisi sürekli Hazreti Peygamberimizin karşılaştığı zorluğu anlatıyordu… Acaba ya o gerçekten anlattığı gibi biriyse… Ve ben –haşa- Allah'a savaş mı açmış oldum?, gibi düşünceler sürekli kalbime gelip gidiyor… Belirttiğim gibi namaz kılmaması, maddi karşılık beklentisi, bana şiddet gösteren ailemdekilere askerlerim demesi beni kendisinden uzaklaştırdı… Yorumunuzu çok merak ediyorum… Biraz uzun oldu; ama 1,5 yıl önce ayrılmama rağmen, ki ayrılacağımı bile bana söylemişti, hâlâ gelip gidiyor aklıma… Çok özür dilerim, onun da hakkına girmemek adına para talep ederken bağırsak ameliyatından sonra bağırsağının dışarı çıkarıldığını, o yüzden çalışmadığını, manevi olarak ödediği bedellere karşılık kendisinin de ihtiyaç sahibi olduğu için maddi olarak karşılık beklediğini sürekli olarak dillendiriyordu. Çok uzattım hakkınızı helal edin.”- K, Onur

Uzun uzadıya anlattıklarınız, zerre kadar olsun bizde hayret duygusu uyandırmadı ve ilgimizi çekmedi… Çünkü o insan bir veli değil… Tam aksine, kâfir cinlerle iş tutmuş, namazı yok sayarak Allah’ın dinine savaş açmış kâfir bir münafık… O kâfir münafığı, şeyh sanıp kendisine biat edenler dahi onunla aynı kaderi paylaşırlar…


Geçmiş olayları; akıldan geçen düşünceleri bilmek, hastalara şifa vesilesi olmak bir insanın veli olduğunu göstermez. Böylesi muameleler, Şamanların, Yogilerin, medyumların, Kabala bilgelerinin, cindarların yapageldikleri işlerdendir. Örneğin, Barbara Ann Brennan NASA’da çalışan bir astrofizikçi… Işığın Elleri, Öz Işık Şifası adlı kitaplarında binlerce hastayı biyoenerjiyle nasıl iyileştirdiğini anlatıyor. Bu cin ilmini dahi Şamanlardan aldığını açıkça belirtiyor…


Nuray Yücel, biyoenerji yoluyla uzaktan kalça çıkıklarını, doğuştan kısa olan el ve ayağı bir seansta yerine getirebiliyor… Belçikalı Medyum Carlos Mirabelli, trans haline geçince on sekiz farklı dilde sorulara doğru cevaplar yazabiliyor. Oysa Carlos Mirabelli ayık halde söz konusu dillerin hiçbirini bilmiyor, noterlerin mühürlediği odadan bir saniyede dışarı çıkabiliyor. Bütün bu olanlara bakarak söz konusu kişiler hakkında veli mi demeliyiz? Tabii ki de değil…


Zikirde def çalıp o insanla cezbeye gittiğiniz ön görüyorsunuz, bunlar sizin hayalleriniz… Çünkü def, müzik, ilahi eşliğinde zikir çekerek sarsılmak, haykırmak, garip sesler çıkarmak, çırpınmakla, ilahi cezbenin uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur… Cezbe, hücreden atoma ilahi aşkın hazzıyla çekilerek aşkla yanıp kül olma halidir. Bu cezbe dahi, bidatların her türlüsünü reddedip sünnete sımsıkı bağlı olan muvahhit sufilere özgü…


Diskoteklerde; müziğin ritmiyle dans edip kendilerinden geçen on binlerce insan var… Baygınlık geçirenler mi dersin, çığlık atanlar, üstlerini başlarını yırtıp hastaneye kaldırılanlar mı?.. Bütün bu haller cezbe midir? O münafık cindar kâfirle, defle, sözde Allah’ı zikrederken cezbe sandığınız şey, diskoteklerde dans edenlerin yaşadığı nefsani hallerle aynıdır. Çünkü defle, neyle, kudümle, müzikle Allah’ı zikretmek bidattır ve sapıklıktır… Böylesi zikirlerin, İslam’la uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur… İslam’a tümüyle aykırı olan; defli, neyli, kudümlü, müzikli zikirlerde Allah’ın nuru ne arar? Allah’ın nurunun olmadığı yerde cezbenin ne işi olur?


Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın velileri, her şeyi söylemezler… Söyledikleri keşifle de böbürlenmezler… Seyyid nesilden olduklarını dahi el âleme ilan etmezler. Kesinlikle hiç kimseden para istemezler, maddi bir menfaat ummazlar. Hastayı iyileştirdiklerinin bir kanıtı olarak kameraya çekip söz konusu hastayla para pazarlığı yapmazlar ve hastalara parayla okumazlar. Allah’ın şeriatına sımsıkı bağlı kalırlar… Ve buna benzer daha yüzlerce şey…


Bizim yâdımızda; bahsettiğiniz insan, Allah’ın indirdiği İslam dinine, farz kıldığı namaza savaş açmış olan bir kâfirdir… O insan seyyid nesilden olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Kaldı ki seyyidlerden olduğu dahi bir yalandır. Seyyidlerden olduğunu dahi, irtibatta olduğu kâfir cinler kendisine dikte etmişler. Bizler, Şeyh Mahmut Efendi değiliz ki “Seyyid nesilden olan kimseler, hangi günahı işlerlerse işlesinler kesinlikle Cehenneme gitmeyecekler.” diyelim. Bizim yâdımızda namazı yok sayan biri, seyyid de olsa haza kâfirdir… Tıpkı Allah’ı, Peygamber Efendimizi s.a.v inkâr edip ateist olan seyyidlerin de birer kâfir oldukları gibi… Bize göre, Allah’ın dine savaş açan, bütün münafık, kâfir seyyidler; istisnasız olarak Cehennemin dibini boylayacaklar. Tıpkı Peygamber Efendimizin s.a.v amcası Seyyid Ebu Leheb’in Cehennemi boyladığı gibi…


Sözlerimize uyup uymamak size kalmış bir iş… Çünkü bu, bizim sorunumuz değil ve hiç kimse bir başkasına hidayet veremez, buna, peygamberler de dâhil… Hidayet; yalnızca yüce Mevla’ya mahsus...


Anlattıklarımızın en iyisini; yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah bilir…


Süreyya Hadi Ülker

Hizirlayolculuk.com

© Hizirla Yolculuk 2021-2023
bottom of page