Kurtlar Vadisi’nin Polat karakteri Necati Şaşmaz, bir videosunda şunları söylüyor: “Belki de bin yıllardır peygamberden bu yana insanlardaki gönül bağı ile ruhsal bir şey yapıldı. Bulut gibi dedim ya, ruh parçası... Ondan bir parça aktarılarak bugünlere geldi. Bu ermiş insanlar ya da tasavvuf ocakları Budistlerde var, Musevilerde de. Sufizm ya da mistisizm bütün dinlerde var. Bunlar bize getirdiler belki. Bütün dinlerdeki tarikat ehilleri o ruhu getirdiler. O yüzden seçilmiş olmuş oluyorum ki İrfan abi. Onu alabilecek olan birisiyim ben. Anlatabildim mi? O gelen ruhu da alabilecek, o bilgiyi verebilecek... Ben bana verilenle onu birleştirip bir formül çözülmesi gibi olmuş olacak. Babamla konuşmam lazım.” Böyle şeyleri hanıma anlattığım günün sabahı Mahir aradı. "Hayırdır gardaş?" "Enteresan bir rüya gördüm. Söylemek istedim" dedi. "Sen böyle yüksekte, çok yüksekte bir yerdesin, miraç gibi bir yerdesin. Ama bir sen oluyorsun, bir peygamber efendimiz oluyor" dedi. Hazreti Muhammed'in yüzü oluyorum, bir ben oluyorum. Bir o oluyorum, bir o oluyorum. Ben olduğum zaman asker kıyafeti giymişim, havacı, asker kıyafeti, yüzbaşı. "Hayırdır?" dedim. "Ben hiç rüya görmem. Görsem de hatırlamam. Peygamber efendimizi gördüm ve sakalı makalı her şeyde sendin" dedi. Necati Şaşmaz’ın söz konusu açıklamalarıyla ilgili neler söylenebilir? Teşekkürler. (K, Beren)
Sayın Necati Şaşmaz’ın dedesi Şeyh Caferi Tayyar Şaşmaz k.s. (d. 1902, ö. 1973) Peygamber Efendimizin soyundandır, Kadiri şeyhlerindendir. Şeyh Caferi Tayyar Şaşmaz’ın soy bağının Seyyid Abdulkadir Geylani Hazretlerine kadar uzandığı söylenir.
Sayın Necati Şaşmaz’ın “Bütün dinlerde sufisim ya da mistisizm var.” düşüncesi hakikatle bağdaşmıyor; çünkü İslam’ın dışında kalan bütün mistik uygulamaların kapısı cinlere ve şeytanlara açılır, bu yollarda elde edilen olağanüstü haller ise istidraçtır, şeytanidir… İslam dışında kalan yollardaki mistik uygulamaların gerçeği budur. Bu yolların sonu hep hüsrandır.
Sayın Necati Şaşmaz’ın İslam dışı mistik uygulamalarla İslam sufizmini birleştirme fikri, boş bir hayalden ibarettir. Yogayla, Budizimle, Kabalayla İslam sufizmini birleştiremezsiniz... Çünkü İslam sufizmi nurunu Peygamber Efendimizin tavassutuyla Allah’tan, Kuran’dan alır; Yogayla, Budizimle, Kabala gibi diğer mistik uygulamalar ise ışığını şeytandan alır. Biri nur, diğeriyse zulmet, asla ikisi bir arada olamaz…
Sayın Necati Şaşmaz’ın İslam dışı mistik yol öğretileriyle, İslam sufizmini birleştirme fikri kendini seçilmiş biri değil, aksine kaybedenlerden yapar, ebedi hüsrana uğrayanlardan olur. İslam sufizminin kaynağı Kuran ve sünnettir. Kim ki Kuran ve sünnet çizgisinden ayrılır, orada dahi sufizmden, velayetten söz edilemez.
Sayın Necati Şaşmaz’ın arkadaşının Peygamber Efendimizle ilgili anlattığı rüya, şeytanın bir çıkarmasıdır. İslam’da rüya, keşif, zuhurat ölçü değildir, kim ki rüyayı, keşfi, zuhuratı ölçü alır ve buna göre yaşamını tanzim eder, o kişi dahi İslam dairesinin dışında bir iş tutmuş olur.
Sayın Necati Şaşmaz seçkin, seçilmiş biri değildir, Allah’ın kullarından herhangi bir kuldur. Seyyid nesilsen geliyor olmak, kimseyi seçilmiş biri yapmaz…
Nuh’un oğlu Peygamber soyundandı; ama Peygamber oğlu olmak onu seçkin, ayrıcalıklı bir kişi yapmadı. Kâfirlerden biri olarak boğulup helak oldu.
“Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. Sakın hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum” (Son Ahit, Kuranı Kerim, Hûd Suresi, 46. Ayet).
Seyyid nesilden gelen kimseler, Kuran, sünnet çizgisinde bir hayat sürmeyi kendilerine ilke edinmişlerse saygın ve değerlidirler, dünyayı amaç edinip de Allah’ın yoluna sırt dönmüşlerse hiçbir şey ifade etmezler. Böylelerinin sonu da Nuh Peygamberin oğlu gibi olur.
Sayın Necati Şaşmaz’a, Berezilyalı Medyum Carlos Mirabelli (d.1889, ö.1950) incelemesini öneririm. Söz konusu Medyum trans haline geçince 26 farklı dilde konuşup yazabiliyordu. Ayrıca ölen ruhları çağırıyordu, o ruhlar cisimleşip konuşuyorlardı. Bir anda farklı yerlerde bulunabiliyordu. Ama bu olağanüstü yetenekleri kendini seçilmiş biri yapmaya yetmedi, Carlos Mirabelli kâfirlerden biri olarak ölüp gitti…
Hak dostu Yunus Emre ne güzel söylemiş:
“Niceler gittiler mürşit arayı
Arayanlar buldu derde devayı
Bin kez okusan da aktan karayı
Bir kâmil mürşide varmasan olmaz…”
Selam ve dua ile…
Süreyya Hadi Ülker
Hizirlayolculuk.com