Size nasıl yazılır bilmem, duanıza talibim… Kalbimdeki maddi manevi hastalıklar için, nefsimin hidayeti için, kötü alışkanlıklarımın son bulması ve tüm duaya ihtiyacı olanlar adına, Allah’ın selamı üzerinize olsun… Dileğimiz büyüklerin duası içinde olmak… - Fadime
Her kim ki; gönülden ve inanarak, bizler için dua ediyorsa biz, her gün kendilerine dualarımızda yer veriyor, dünya-ahiret iyilikleri için gönülden Mevla’ya yakarıyoruz…
“Büyüklerin duası içinde olmak” söylemi şahsımız için kesinlikle kabul edilemez… Çünkü büyük olan; Azim, Kebir, Alî olan yüce Allah’tır. Büyüklük ve ululuk; yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur… Bizler, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın sıradan, basit kullarıyız…
Kim ki Allah’a asi olmuştur, Allah’ı unutarak tamamen dünyanın peşine düşmüştür ve bu gidişatından dahi hiçbir pişmanlık duymamaktadır, böylesi kimselere dua edenleri, Allah, cahillerden yazar. Böylesi kimselere edilen dualar da hiçbir işe yaramaz.
Söz gelimi; Nuh Peygamber, tufan öncesinde oğlunu kurtarmak için Allah’a yakarmak istedi:
“Nuh rabbine şöyle seslendi: “Ey rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vaadin elbette haktır. Sen hâkimlerin en âdilisin, dedi” - Hud suresi, 45. Ayet.
Âlemlerin Rabbi olan Allah, Nuh Peygamberi cahillerden olmaması için uyardı…
“Allah buyurdu ki: “Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. Sakın hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum…”- Hud Suresi, 46. Ayet.
Nefis; bir sınav vesilesidir, herkes kendi nefsiyle savaşım vermek zorundadır. Duayla, nefis ıslah olmaz ve duayla hiç kimse bir başkasına hidayet veremez… Hidayet verme işi, yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur…
“Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir…”- Kasas Suresi, 56. Ayet
Bizlere; inanarak, candan ve gönülden dua etmeyi Allah kime nasip etmişse işte onlar, bizim dualarımızdadırlar…
Süreyya Hadi Ülker
Hizirlayolculuk.com