“Tanıştığımız kişinin bize yol gösterici Allah dostu olduğunu nasıl anlayacağız?”
Merhabalar Goncagül,
Allah’ın esenliği, barışı ve yardımı üzerinize olsun. Günümüzdeki dergâhlarda olan değil, sanılan bolca şeyh ve veli var. Cübbe, sarık, şalvar tam tekmil. Tefli, dümbelekli zikirler tam. Kadınlı erkekli binlerce insan toplanmış başlarına. Ve insanlar, kendilerine evliya diye kıyam edip saygı gösteriyorlar. Kendilerinde bulunmayan manevi makamları onlara yüklüyorlar, gavs, kutup deyip övgüler yağdırıyorlar. O sözde şeyhler de bu duruma hiç ses çıkarmayıp gururlu bir şekilde bu makamları kabulleniyorlar. Yani gavs ve kutup olduklarını… Oysa kendilerinin ne gavslıkla ne de kutuplukla uzaktan yakından hiçbir ilgileri yoktur… Hatta velilikle dahi alakaları yoktur… Allah bir fitne olarak kendilerini sınıyor ve kendilerine mühlet vermiş, böylelerinin sonu hüsrandır… Bunlara biat edenler de hüsrandadır…
Günümüzde, tarikat dergâhlarında, ahirzaman fitneleri bir kasırga gibi esiyor… Çoğunlukla, ne dergâhlardaki şeyhleri şeyh, ne velileri veli ne de müritleri mürit… Bunlar, bir zan üzerineler ve bir fitne rüzgârında çer çöp gibi savrulup gidiyorlar…
İnsanlar, sözde veliler hakkında menkıbeler uydurup adeta kendilerine tapınıyorlar. Rüyalarla avunup duruyorlar. Allah ayette sıklıkla “ Düşünüp anlayasınız diye size öğüt veriyoruz.” der. Ama günümüzde insanlar, araştırmadan körü körüne böylesi sahte mürşitlere biat ediyorlar. Kendilerinden ders alıyorlar… Düşünmeden, araştırmadan, körü körüne böylesi kimselere bağlanıyorlar…
Yetkisiz, sahte bir mürşitten el alarak Allah’a değil; hakikat noktasında şeytana biat edilmiş olur... Bu da, son derece tehlikeli sonuçlar doğurur. Sahte bir veliden el almaktansa bu yollara hiç girmemek çok daha hayırlı duruyor.
Hakiki velilerin eli üzerinde Allah’ın eli vardır. Onlara biat edenler, hakikatte Allah’a biat ederler… Böylesi kimselere düşman olanlar da Allah’a düşman olurlar…
“Şüphesiz sana baş eğerek biat edenler, Allah'a baş eğip biat etmiş sayılırlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah'a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük ecir verecektir...” (Fetih Süresi 10. Ayet)
Eğer tanıştığın kişinin gerçek bir evliya ve mürşit olduğunu sınamak ve anlamak istiyorsan-ki bunu yapmalısın- kendisine kalben soru sor. Cevap alamadıysan onu terk et. Asla kendisine intisap etme. O, yetkisiz ve sahte bir mürşittir. Şeyhlik postuna oturan bir evliyanın kalp gözünün “kesinlikle” açık olması ve kalpten sorulan sorulara cevap vermesi şarttır. Aksi takdirde o kişi mürşit olamaz. Böylesi bir durumda, başka bir mürşit aramaya koyulmanız önerilir…
Bir de şöyle bir durum vardır: Hakiki bir mürşit, talebelerinden birine ders verme salahiyeti vermiştir ve dünyasını değişmiştir. O talebe de silsiledeki manevi büyüklere vekâleten ders tarif etmektedir. Kendi nefsini aradan çıkarmıştır. Kendisine kesinlikle şeyh, evliya, veli süsü vermez ve dedirtmez, kendini de asla rabıta ettirmez. Kuran’a ve sünnete bağlıdır, yola hizmet etmektedir. Böylesi kişilerden biat alıp manevi bir yola bağlanmakta hiçbir sorun yoktur. Bu, önerilir…
Hakikat noktasında hiçbir kul Veli değildir, olamaz da. Veli Allah’ın isimlerinden yüce bir isimdir. Veli, yalnızca Âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Bütün veliler de Allah’ın kulu ve dostudurlar. Sorunuzda ön gördüğünüz gibi veli, Allah’ın dostudur. Onların eli üzerinde de Allah’ın eli vardır…
Günümüzde, Allah’ın dostu olan velileri dergâhlarda aramayın, bulamazsınız. Kıyafetlerine bakarak da kendilerini tanıyamazsınız. Ahir zaman velileri ricalül gayptırlar. Onları göremezsiniz, görseniz de tanıyamazsınız… Bu, bir alınyazısıdır, kısmet ve nasip işidir. Ümidinizi kırmak istemem; ama gerçek böyledir…
Ricalül gayp velileri genellikle üç şekilde halka görünürler: Veli, meczup ya da günahkâr bir zındık. Oturması, konuşması, kıyafeti ile günahkâr bir zındık gibi görünenler; ricalül gayplar içindeki en dehşetli en tehlikeli veli topluluğudur. Onlardaki ilim; benim diyen evliyalarda bulunmaz. Onlar, Allah’ın yeryüzünde yürüyen yıldızları gibidirler, Ne var ki tanınıp bilinmemek bu velilerin en önemli yanları…
Kafede oturup çay içerler, sinemaya giderler, şarkı türkü dinlerler. Parklarda otururlar. Sigara içerler… Ne sakalları vardır ne sarıkları ne de cübbeleri… Çağdaş spor kıyafetleri giyerler… Halkın içindedirler, onlar her yerdedirler… Halk, çoğunlukla kendilerini zındık biri olarak görüp algılar...
Kendisi de Kırklardan olan Opr. Dr. Münir Derman bir sohbetinde şöyle der:
“Biz her yerdeyiz, her yer bizdedir… Gündüz cismani, gece ruhani işlerimizle meşgulüz biz… Bizi görürler… Bulamazlar… Zira gaflet ve şüphe bulutlarıyla örtülüyüzdür… Binbir renkte görünmeğe mecburuz… Vazifemiz çok ağırdır… Afatları bahane ile biz önleriz… Biz yeryüzünde bahane arayıcısıyız… Biz bahane ile Kırk kişi olduk… Bizi bazen Veli, bazen meczup, bazen zındık görürler… Bu hal bizim sükûn ve huzurumuzu bozmamak için Allah’ın bir vergisidir… Bu kadar çeşit içinde sebat edip şüpheyi silen elinde bahane bulunan bizden fayda görür… Bizden fayda gören, şükrün tadını bilir…”
Size yol gösterecek olan kişinin Allah dostu olduğunu nasıl anlayacaksınız?
Bunun ilahi izi ve işareti şudur:
Ne kadar bunalımda olursan ol; yanına gittiğinde ağırlığın yok olup üzerinden kalkıyorsa; yanından hiç ayrılmamak hissi doğuyorsa, yüzüne baktığında Allah’ı hatırlatıyorsa, konuşması ve sesi kalbine huzur veriyorsa sakın onu terk etme… O, Allah’ın çok yüce bir velisidir… Başka da hiçbir delil arama… Kendisine sadık bir talebe ol… Gerekiyorsa şu dünya hayatındaki her şeyden vazgeç; eşinden, çocuğundan, dostlarından; ama kesinlikle böylesi bir veliyi bırakma… O, yüce bir ricalül gayp velisidir. Kendisine hürmet et, talebe ol…
Selam ve duayla…
Süreyya Hadi Ülker
Hizirlayolculuk.com